Sosyal medya platformlarının eski iyimser günleri geride kalırken, platformların zararlı içerikleri ve gençlerin ruh sağlığı üzerindeki etkileri giderek daha fazla tartışılıyor. Facebook’un eski Avustralya yöneticisi Stephen Scheeler, internetin başlangıçta kamu yararına hizmet etme potansiyeline rağmen, zamanla bu durumun yerini şüpheciliğe bıraktığını dile getirdi.
GENÇLER İÇİN ULUSLARARASI DÜZENLEMELER
Dünya genelinde hükûmetler, özellikle gençlerin ruh sağlığını korumak amacıyla sosyal medya kullanımını denetlemeye odaklanmış durumda. ABD'nin Utah eyaletinden Avrupa Birliği'ne kadar birçok yönetim, çocukların platformlara erişimini kısıtlayıcı uygulamaları hayata geçirdi.

Bu düzenlemeler arasında Avustralya'nın 16 yaş altını tamamen kapsayan yasağı, atılan en katı adımlardan biri olarak öne çıkıyor. Teknoloji şirketleri ise yaklaşık bir yıldır bu yasaya karşı çıkıyor. Firmalar, yasanın ifade özgürlüğünü sınırlayacağını, gençleri daha az bilgili bırakacağını ve yaş doğrulama teknolojilerindeki belirsizlikler nedeniyle çocukları daha az güvende bırakabileceğini savunuyor.
ART ARDA DAVALAR AÇILDI

Meta, TikTok, Snapchat ve YouTube gibi büyük platformlara karşı ABD’de çok sayıda dava açıldı. Ocak ayında başlayacak büyük bir davada, şirketlerin uygulamaları bilerek bağımlılık yapıcı şekilde tasarladığı ve platformların zararlarını gizlediği iddia ediliyor. Meta'nın kurucusu Mark Zuckerberg ve Snap’in üst yöneticisi Evan Spiegel'in mahkemede ifade vermesi bekleniyor. Eski Meta çalışanları da Kongre'de şirketin uygulamaları hakkında ciddi iddialar dile getirirken, Meta genç kullanıcı güvenliği için yatırım yaptığını belirtiyor.
Ayrıca sosyal medya şirketleri, çocuk güvenliğinin yanı sıra dezenformasyon, nefret söylemi ve şiddet içerikleri nedeniyle de yoğun eleştirilere maruz kalıyor. Geçen yıl ABD Kongresi’ndeki bir oturumda Mark Zuckerberg, sosyal medya yüzünden çocuğunu kaybeden ailelerden özür dilemek zorunda kalmıştı.
TEKNOLOJİ DEVLERİ KARŞI ÇIKIYOR

Avustralya'daki yasa tartışmaları sırasında teknoloji şirketleri kamuoyu önünde sessiz kalsa da, kulislerde yoğun lobi faaliyetleri yürüttü. Snap ve YouTube gibi şirketlerin Avustralya hükûmetiyle temas kurduğu belirtildi. Şirketler, yaş doğrulama sorumluluğunun Google ve Apple gibi uygulama mağazalarına ait olması gerektiğini ve çocukların sosyal medya kullanımına devletin değil, ebeveynlerin karar vermesi gerektiğini öne sürdü. Ancak Avustralya hükûmeti, ebeveyn izni istisnası tanımayan katı bir düzenlemeyi uygulamaya koydu.
DİĞER ÜLKELERE ÖRNEK OLABİLİR Mİ?
Avustralya İletişim Bakanı Anika Wells, diğer ülkelerin bu uygulamayı yakından takip ettiğini ve bu adımın uluslararası alanda emsal teşkil edebileceğini ifade etti. Yasanın yaklaşmasıyla birlikte firmalar, yapay zekâ tabanlı yaş tahmin sistemleri ve özel güvenlik ayarları bulunan hesaplar gibi gecikmiş güvenlik adımlarını devreye soktu. Ancak eleştirmenler, bu adımların yeterli olmadığını savunuyor.
Yeni yasaya göre ciddi ihlallerde şirketlere kesilebilecek 49,5 milyon Avustralya doları tutarındaki para cezalarının, dev teknoloji şirketleri için yeterince caydırıcı olmayabileceği belirtiliyor. Scheeler ise bu düzenlemeyi, "kusursuz olmasa da hiçbir şey yapmamaktan iyidir" diyerek otomobillerdeki emniyet kemeri zorunluluğuna benzetti.





