Özgür Çelik ilk kez hakim karşısına çıktı. Duruşma 23 Şubat'a ertelendi

Görevinden uzaklaştırılan CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı Erdem Kara ve aralarında ilçe başkanları ile yöneticilerin de bulunduğu 26 kişi, 31 Ocak’ta Çağlayan Adliyesi önünde yaşanan olaylara ilişkin açılan davada bugün hakim karşısına çıktı. Duruşma 23 Şubat'a ertelendi.

Haber Giriş Tarihi: 22.09.2025 15:02
Haber Güncellenme Tarihi: 22.09.2025 15:02

Görevinden uzaklaştırılan CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı Erdem Kara ve aralarında ilçe başkanları ile yöneticilerin de bulunduğu 26 kişi, 31 Ocak’ta Çağlayan Adliyesi önünde yaşanan olaylara ilişkin açılan davada bugün hakim karşısına çıktı.

Görevinden uzaklaştırılan CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı Erdem Kara ve aralarında ilçe başkanları ile yöneticilerin de bulunduğu 26 kişi, 31 Ocak’ta Çağlayan Adliyesi önünde yaşanan olaylara ilişkin hazırlanan idianamede 26 kişi hakkında “Görevi yaptırmamak için direnme”, “İzinsiz gösteriye katılıp uyarıya rağmen dağılmama”, “Kasten yaralama” ve “Kamu malına zarar verme” suçları yer aldı. Savcılık, sanıkların bu suçlardan 3 yıl 7 aydan 15 yıl 6 aya kadar değişen hapis cezalarıyla cezalandırılmalarını istedi.

“BU DAVA BİZİM 300 GÜNDÜR YAŞADIĞIMIZ ANTİDEMOKRATİK SÜRECİN SONUCUDUR”

Özgür Çelik mahkemedeki savunmasında hakkında suçlamayı kabul etmeyerek şunları söyledi: “Ben hayatımda ilk kez hakim karşısına çıkıyorum. Seçildiğim gün yolumun adliyeye çıkacağını biliyordum. Arkadaşlarım da bir gül bahçesinde yürümediklerini biliyordu. Ben ve arkadaşlarım partimizi iktidara taşıyacak neferleriz. 31 Mart’a kadar hakkımızda açılmış bir dava yoktu. Toplam 3 farklı davadan 22.5 yıla kadar hakkımda ceza isteniyor. Bunun sebebi ben ve buradaki 25 arkadaşımızın iktidara yürüyen partinin neferleri olmamızdır. Özgür Özel hakkında 31 Mart’tan sonra çok sayıda fezleke düzenlendi. 12 belediye başkanımız cezaevinde. Bu dava bizim 300 gündür yaşadığımız antidemokratik sürecin sonucudur. Bu iddianame İmamoğlu’nun yapacağı basın açıklamasını engelleme çabasıdır."

ÇELİK: “BU DAVAYLA AİLELERİMİZE DE MESAJ VERMEYE ÇALIŞIYORLAR”

Çelik savunmasının devamında olay gününü şöyle anlattı:

"O gün burada bütün yollar kapatılmıştı. Çağlayan adliyesi sürekli olarak abluka altında. Bu manzara Türkiyemize yakışmıyor. Tutuklanan 12 belediye başkanımız var. Herbiri için defalarca basın açıklaması yaptık. Sadece 31 martta yapılan basın açıklaması için buradayız. Bu davadaki temel mesele şudur 31 ocakta basın açıklaması yapmamız engellenmeye çalışılmıştır. Tamamen anayasal hak ihlalidir bu mesele. Bugün burada CHP yöneticileri anayasal halkını kullandığı için yargılanıyorlar. Bu tarz siyasi yargılamalar bir mesaj vermek için. Partide hiçbir görevi olmayan benim Özkan Çelik de burada yargılanıyor. Bu davayla ailelerimize de mesaj vermeye çalışıyorlar.

İddianamede deniyor ki '31 ocakta basın açıklaması çağrısı yapılmıştır.' Bu çağrı Özgür Özel tarafından 28 Ocak’ta yapılmıştı. Biz de geldik buraya. İmamoğlu’nun ifadeye çağırılması kamuoyunda da gündeme gelmişti. Binlerce yurttaş geldi. Yollar kapalıydı, barikatlar vardı. Çıkıp basın açıklaması yapacaktık ve izin verilmemişti. Basın görevlileri bile o yerlere gelemedi. Güçlü ses sistemi lazımdı. Otobüs buraya doğru gelemedi. Burada İBB’ye ait bir alanda açıklama yapmak istedik. Ama izin verilmedi. Küçük bir ses arabası getirdik onunda önüne arkasına araç çekmişler o da gelemedi. "

Hakim, Çelik'e, "Bir gün öncesinden görüşmediniz mi polisle?" diye sordu. Çelik görüşme yapılmadığını söyledi.

"DAĞILIN ANONSU YAPILMADI"

Çeelik savunmasına şöyle devam etti:

"Çok uzun müzakereler sonucu otobüsün olduğu yerde açıklama yapma kararı alındı. Ben otobüse doğru yönelince polisle kısa bir diyalog yaptık ve geçtik. Otobüsün üstüne çıktım. Sonra otobüs yönüne gelen insanlara doğru polisler durdular bende bir konuşma yaptım, ‘Lütfen emniyet yetkileriyle lonuşunuz bu otobüsün oraya gitmesine izin vermediniz lütfen açın orayı. Emniyet yetkileriyle karşı karşıya gelmeyiniz.’ Hiçbir dağılın anonsu yapılmadı. Benim konuşmamın sonunda biber gazı sıkılmıştır. O sırada gazın etkisiyle mini bir arbede yaşandı. 10 cm den vatandaşa gaz sıkıyor. İnsanlar can havliyle hareket ediyorlar. Ben de oraya gitmeye çalıştım. İmamoğlu ve mansur yavaş geldi. Basın açıklaması yapıldı. O arbede 15 dakika içinde kendiliğinden dağıldı."

Hakim iddianamede yer alan 12 çevik kuvvetin kaskının ve kalkanının zarar gördüğünü sordu.

Çelik, "Kamu malı zarar görmemiştir diye imzaları var. Basın açıklamaları izne tabii değildir. Burada kamuoyunun haftalardır konuştuğu bir mesele. Türkiye’nin her yerinden insanlar gelmiş. Yeterli tedbir alınmamış. " dedi.

“KOPYALA YAPIŞTIR İDDİANAME HAZIRLANMIŞ”

Çelik savunmasının sonunda, "Şikâyetçi ifadelerine bakınca çok ciddi çelişkiler var. İfadeler birinin aynısı. Be bu şekilde bir iddianame hazırlanmış. Beş ayrı insan aynı anca aynı kelimeyi düşünemez herhalde. Kopyala yapıştır bir iddianameyle karşı karşıyayız. Ayrıca bazıları şikayetçi de değil. Bana zimmetli kamu malı zarar görmemiştir de demiştir. Buna rağmen ben ve 25 arkadaşım yargılanıyor. Polis memurları görmedim diyor, 15 buçuk yılla yargılanıyoruz.” dedi ve beraatını talep etti.

Özgür Çelik’in ağabeyi Özkan Çelik mahkemedeki savunmasında suçlamaları kabul etmyerek kargaşada polisleri kaldırdığını ifade ederek şöyle konuştu:

Suçlamaları kabul emtiyorum. CHP’de bir görevim yoktur. Neden buradayım anlamış değilim. Polisler beni aradığında ifade vereceksin dediler. Ben çağrı dolayısıyla oraya gittim. 3 fotoğrafım var iddianamede. Fotoğrafta gülüyorum. Bir de kargaşayı ayırmaya çalışırken fotoğrafım var. Ben o kargaşada polisleri yerden kaldırdım. Yere düşen polisler vardı ben kaldırdım. Kamu malına herhangi bir zarar vermedim. Memur arkadaşların herhangi bir anons yaptığını da duymadım.

“İKAZLARIMIZA UYMADILAR, KOLUM KIRILDI”

Duruşmaya katılan müşteki polis memuru Melisa Y. beyanında arbedede kolunun kırıldığını vurgulayarak şunları söyledi:

“C kapısı önünde tedbirde bekliyorduk. Talimatla olay yerine gittik. Hat çektik. Durmadılar ve üzerimize gelmeye başladılar. İkazlarımıza uymadılar. Üzerimize güç uygulamaya başladılar. Arbede yşandı ve ben yere düştüm. Üstümden geçtiler. Kalkanım kırıldı. Olaylardan sonra hastaneye gittim. Kolumda kırık olduğu belirlendi. 20, 30 kişilik bir gruptu. Tıopluluğun içinde milletvekillerinin de olduğu söylendi. Biz izin vermeyince bize yüklendiler.” diyerek şikayetçi oldu.

Özgür Çelik polsi memuruna, “Kendisinin tarif ettiği yer benim ve buradaki arkadaşlarımın herhangi bir diyalog ve ileitşimi yok. Orada bulunmadık. Düşme durumu Boğaziçi Elektrik önünde mi meydana gelmiştir? Kendisi beni daha öcne herhangi bir eylemde görmüş müdür? Beni İstanbul İl Başkanı olarak biliyor mu?” diye sordu.

Polis memuru “Evet orada düştüm. CK Elektiriğin önünde düştüm.” dedi.

Duruşma diğer sanıklar ve müşteki polislerin savunmalarının alınması ve eksik hususların giderilmesine karar vererek 23 Şubat'a ertelendi.