Her şey bir sosyal medya kullanıcısının Ankara Çankaya Kennedy Caddesi'nde bulunan "Eskişehir, Ayrancı, Dikmen, Kızılay" tabelasında fotoğraf çekilip bunu "En Ankara fotoğrafım" diyerek paylaşmasıyla başladı.

Bu fotoğrafı gören Ankaralılar veya Ankara'da bulunanlar aynı yerde aynı şekilde poz verdiler. Bu da yetmedi 4'lü tabelanın en altında yer alan Kızılay kısmına etiketler yapıştırdılar.

Bir kişi Kızılay tabelasını söküp evine götürdü, Ankara Büyükşehir Belediyesi Kızılay tabelasını tekrar taktı. Hatta arkasına fotoğraf çektirenlere kolaylık olsun diye barfiks demiri yaptı.

Gelinen son noktada ise; tabela etiketlerle ve yazılarla kullanılamaz hale gelince ABB iki defa değiştirmek zorunda kaldı. Ancak sosyal medyaya düşen fotoğraf ve videolarda görülüyor ki önünde sürekli kuyruk var ve herkes fotoğraf çektirip sosyal medyada paylaşma yarışında.

ANKARA'DAKİ KIZILAY TABELASINDA NEDEN FOTOĞRAF ÇEKTİRİLİYOR?
Gelelim bu haberimizin konusunda Ankara'da yer alan Kızılay tabelasında neden fotoğraf çektiriliyor ve sosyal medyada paylaşılıyor?

KIZILAY TABELASI SOSYAL MEDYA BALONU MU?
Ankara'ya veya Kızılay'a veya Ankara'da yer alan Kızılay tabelasına sosyal medya balonu demek kimsenin haddine değil. Bir tabela aslı görevi olan yön gösterme işlevini yerine getiriyor. Ancak bu tarz durumlar Türkiye'de ve dünyada son yıllarda sıkça yaşanıyor. Sosyal medyada "meme" olan videolar, mekanlar, fotoğraflar azımsanamayacak kadar çok.
Çünkü birçok kişi sosyal medyada görünür olmak, etkileşim almak peşinde. Beğeninin şehveti birçoğumuzun yakasını sarmış durumda. Elbette bu Ankara'daki Kızılay tabelasının meşhur olma nedeniyle ilgili ilk akla gelen nokta. Gelelim insanların bu tabelayı bu kadar çok sahiplenmesine.
ASIL NEDEN ANKARA'NIN MARKALAŞMASI
Cumhuriyetimizin başkenti Ankara, hiç şüphe yok ki turizm açısından İstanbul'un gerisinde. "İstanbul" denildiğinde birçok kişinin aklına Kız Kulesi, Topkapı Sarayı, İstanbul Boğazı gibi birçok simge alan gelebilir. Bunu Ankara olarak sorduğumuzda ise Atamızın ebedi istirahatgahı Anıtkabir, Atakule gelir. Peki bu bize neyi gösterir?
TED Üniversitesi'nde görev yapan ODTÜ mezunu Dr. Öğr. Üyesi Zeynep Eraydın, 2016'da kaleme aldığı "Kentsel Markalaşma Stratejilerinin Kent Belleği ve Kent İmgesi Üzerine Etkileri: Ankara Örneği" makalesinde ele aldığı konularla aslında bugünkü duruma da cevap veriyor.
Makalenin girişinde yer alan
Dünyada birçok kentte olduğu gibi Ankara’da da yaklaşık son on yıllık dönem içerisinde kentsel markalaşma, kente yeni bir marka imgesi yaratma iddiası ile üzerinde sıkça durulan bir kavram haline gelmiştir. 2005 yılından bu yana kentin dünya kentleri arasındaki yarış içerisinde ön plana çıkmasına yönelik olarak birçok farklı marka imajı ve bununla beraber kentsel büyük projeler ortaya konmuştur.
kısmı aslında Ankaralıların kentlerini marka olarak görmek istemelerinin de bir sonucu. Marka denilen olgu illa ki bir mağazaya, bir internet sitesine dayanmıyor günün sonunda.

İSTANBUL'UN GÖLGESİNDE KALAN ANKARA
Yukarıda bahsettiğim Ankara-İstanbul kıyası söz konusu makalede de mevcut. Eraydın, Ankara'nın İstanbul'un gölgesinde kaldığını 2012 yılında dönemin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in sözleriyle de şu şekilde örneklendiriyor:
2012 yılında Arkiparc fuarında, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı genel olarak Türkiye’ye gelen ziyaretçilerin İstanbul’u tercih ettiğini ancak Ankara’nın da çok önemli potansiyelleri olduğunu belirtmiştir. Bu doğrultuda Ankara’yı ziyaretçiler ve işadamları için daha çekici bir kent haline dönüştürmek gerektiğini vurgulayarak bu konuda etkin olmasını öngördüğü kentsel büyük projelerini açıklamıştır.
ANKARA DEMEK KIZILAY DEMEK
Eraydın yazısında Prof. Dr. Gönül Tankut'un "Ankara’nın planlı imarı ve şehir mimarisi" yazısına atıfta bulunarak başkentte tarihi merkez ile yeni merkezin birlikteliğinin Ulus-Sıhhiye-Kızılay omurgası boyunca ele alındığına vurgu yapıyor. Genç Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti Ankara'nın kent planını çizen Alman Mimar Hermann Jansen'in de kentin omurgası olarak Ulus, Sıhhiye, Kızılay hattını belirlemesi Kızılay'ın ise yeni merkez olarak konumlanması günümüzde de Ankara denilince akıllara ilk olarak Kızılay'ın gelmesini son derece kabul edilebilir kılıyor.

*Hermann Jansen Ankara planı
ANKETE GÖRE KENTİN EN BELİRLEYİCİ ÖZELLİĞİ ANKARA'YI ANLATAN YERLER VE SEMBOLLER
Zeynep Eraydın'ın makalesinde çarpıcı sonuçlardan biri de yapmış olduğu anket ve sormuş olduğu: "Ankara kenti denilince aklınıza gelen kent parçaları nelerdir?” sorusu.
Eraydın'ın anket sonucunu açıkladığı kısımdaki şu cümle dikkat çekici:
Ankete katılanların %37’si kentin kimliğine ilişkin yerlerin ve sembollerin Ankara’nın en belirleyici özelliği olduğunu vurgulamaktadır. Anketlerde bahsedilen yer ve yapılar (işaret öğeleri) kentin tarihini ve geçmişini yansıtan, kentin kimliğini oluşturan elemanlar olarak belirtilmiştir. Katılımcılar
aynı zamanda kültürel değerlerin sürekliliği ve toplumsal bellek açısından bu elemanların önemine değinmişlerdir. Bu anlamda Anıtkabir, Ankara
Kalesi, Kızılay ve Ulus özellikle sembolik anlamları ile ön plana çıkmaktadır. Ulus ve civarındaki tarihi yapılar, Atatürk Bulvarı üzerinde yer alan
Cumhuriyet dönemi yapıları kentin kimliğine katkıda bulunan elemanlar
olarak belirtilmiştir.
Buraya kadar olan kısım aslında bize şunu anlatıyor. Ankara, markalaşma anlamında İstanbul'un gerisinde kalan bir kent. Bu kentte ise Kızılay demek Ankara demek. Şimdi ise insanlar ile kentler arasında bağlara ve imgelere bakalım.

Bir kez daha Zeynep Hanım'ın makalesine atıfla şunu söylemek mümkün kent insanı oraya aidiyet hissetmek için sembol mekanlarla bağ kuruyor. Eraydın bunu
Toplumsal imge ya da kent imgesi kentte yaşayanların, hem kent içerisinde kendilerini konumlandırmaları hem de aidiyet hissini güçlendirmesi açılarından günlük yaşamda önemli bir yere sahiptir. 1960’ların başında ortaya konan kent imgesi kavramı, 1990’lardan itibaren kentsel markalaşma kavramı ile yeniden ele alınmaya başlanmıştır.
cümleleriyle anlatıyor.
"KIZILAY TABELASI PSİKOLOJİK TATMİNİ GÜÇLENDİRİYOR"
Başlık dikkat çekici, çünkü kent imgesi psikolojik tatmini güçlendiriyor. Bir kez daha Zeynep Eraydın'ın makalesin atıf yaparak şu cümleleri aktarmak istiyorum:
Çevresel anlam, kentsel çevrede işaretler yolu ile üretilmekte, iletilmekte, gözlemciler tarafından yorumlanmakta ve yeniden anlamlandırılmaktadır. Yapılı çevre ile bağlı olan anlamlar kentin tarihi ve kimliği ile ilişkili olarak sosyal değerleri ve sosyal yaşamı etkilemektedir. Bu doğrultuda güçlü ve iyi bir kent imgesi aidiyet hissini ve kentsel çevre içerisinde psikolojik tatmini güçlendirmektedir.
HERKESİN ORTAK NOKTASI: KIZILAY
İstanbul için Taksim ne ise Ankara için de Kızılay o. Yukarıdaki her satırda bunu anlatmaya çalıştım. Ayrıca şehir plancıları arasında sıkça başvurulan bir isim olan Kevin Lynch Kent İmgesi adlı kitabında da Ankara'da Kızılay tabelasının neden bu kadar popüler olduğunun sinyallerini şu ifadeleriyle veriyor:
Bir heykel, farklı bir bina, herhangi bir işaret levhası, dükkan veya büyük bir dağ olabilir. İşaret öğeleri noktasal referans kaynağı oluşturur. Genellikle kolay tanımlanabilen fiziksel oluşumlardır. Herkesin hem fikir olduğu işaret öğelerinin yanında (mesela Paris Eiffel Kulesi) yine kişiler arası özel işaret öğeleri olabilir (Nurten bakkal gibi). En belirgin özelliği ise fiziksel ve/veya içerik yada unutulmaz objeler olmalarıdır.
Sözün özü: Ankaralılar belki de farkında olmadan bilinçaltlarının bir sonucu olarak kentlerinin markalaşması anlamında bu şekilde bir davranışta bulundu. Günümüzün en kolay markalaşma arası sosyal medya da buna önayak oldu.

ANKARA'DAKİ KIZILAY TABELASI NEREDE?
Son bir ek: Ankara'da herkesin fotoğraf çekildiği Kızılay tabelası nerede sorusuna da cevap vereyim: John F. Kennedy Caddesi ile Bestekar Caddesi'nin kesiştiği noktada. Yukarıya da Google Maps'te tabelanın Eylül 2015 çekilmiş fotoğrafını ekledim.





