Bu yönüyle teklif hem usulen hem de içerik bakımından sakattır" açıklamasında bulundu.
“CEZALARIN YÜKSEKLİĞİ ADALAET GETİRMEZ, AKSİNE TOPLUMSAL BARIŞI ZEDELER”
Teklifi, denetimsiz gördüğünü belirten Şahin, "Teklifin ana felsefesi 'cezaları artırarak düzen sağlamak'tır. Ancak cezaların yüksekliği adalet getirmez. Aksine, toplumsal barışı zedeler. Bugün trafik güvenliğini sağlamaktan çok, vatandaşı cezalandıran bir anlayışla karşı karşıyayız. Cezalar o kadar ağırdır ki özellikle küçük esnaf, taksici, nakliyeci ve dolmuşçu açısından bu teklif kapsamında caydırıcılıktan çıkmış, ekonomik infaza dönüşmüştür. Mazot zamlarından, sigorta yüklerinden bunalan bu insanlar, şimdi bir de ölçüsüz trafik cezalarının hedefi haline getiriliyor. Devletin görevi vatandaşı cezayla ezmek değil; eğitmek, yol göstermek ve güvenliğini sağlamaktır. Teklifin 6. maddesi, belediye sınırları içinde ticari araçlara takograf ve hız sınırlayıcı cihaz zorunluluğu getiriyor. Gerekçe Avrupa standartlarına uyum olsa da uygulamada ciddi mağduriyet doğuracaktır. Bu cihazların kurulumu ve bakımı, taşımacılıkla geçinen binlerce vatandaş için ağır bir yüktür. Ayrıca maddeyle, trafik zabıtasına veri tabanı üzerinden ceza kesme yetkisi verilmektedir. Sahada hiçbir denetim yapılmadan, masa başından ceza kesilebilecektir. Bu durum hem ölçüsüz hem de hukuka aykırıdır. Anayasa’nın belirlilik ve öngörülebilirlik ilkeleri bu şekilde ihlal edilmektedir" dedi.
“ASGARİÜCRET 22 BİN LİRA, HIZ CEZASI 30 BİNLİRA! BU MU ADALET?”
Şahin, "Sürücünün işlediği ihlalde araç sahibine, yani işletene, sürücüye verilen cezanın iki katı tutarında ceza öngörülüyor. Oysa Anayasa Mahkemesi, 2017 yılında bu tür bir düzenlemeyi cezaların şahsiliği ilkesine aykırı bularak iptal etmişti. Kusuru bulunmayan kişiye ceza vermek, hukuk değil keyfiyettir. 14. madde ise hız sınırı cezalarını neredeyse üçe katlamaktadır. Teklife göre, trafik kazalarındaki ölümlerin %50’sinin hızdan kaynaklanması gerekçe gösterilerek kilometre bazlı yeni bir yaptırım sistemi getirilmektedir. Mevcut durumda alt sınır 2.167 TL, üst sınır 9267 TL iken; yeni sistemde alt sınır 2.000 TL, üst sınır ise 30.000 TL olmaktadır. Ayrıca mevcut kanunda üç kademe varken, yeni düzenlemede şehir içi ve dışındaki hız aşımlarına göre dokuz ayrı ceza aralığı öngörülmektedir. Bu orantısız ceza sistemi, vatandaşa tuzak kurmaktır. Asgari ücret 22 bin 104 lira! Bir hız cezası 30 bin lira! Bu mudur adalet? Bu mudur caydırıcılık?" diye sordu.
“PARAN VARSA YOL SENİN , YOKSA YAYAN DEVAM ET”
Teklif için 'ekonomik infaz yasası' benzetmesinde bulunan Şahin, "Vatandaş ay sonunu zor getiriyor, markette etikete bakıp geri dönüyor, bir de tuzaklı radar sistemiyle devleti karşısında buluyor. Trafik güvenliği diyorsunuz ama güvenliği değil, geliri artırıyorsunuz. Bu teklif, güvenlik değil, ekonomik infaz yasasıdır! Devlet vatandaşı cezayla değil, eğitimle korur; vatandaşa tuzak kurmaz, yol gösterir. Ama siz bu düzenlemeyle alım gücü tükenmiş milyonların cebine bir kez daha el uzatıyorsunuz. Sürücü belgesini alıyor, cezayı kesiyorsunuz; sonra diyorsunuz ki: 'Ehliyetini geri almak istiyorsan önce bütün cezaları öde.' Yani paran varsa yol senin, yoksa yayan git! Direksiyon başında ekmeğini kazanan on binlerce insan var bu ülkede; şoför var, esnaf var, emekçi var. Bu insanın ehliyetini alıyor, çalışmasını engelliyorsunuz. Çalışamadığı için cezasını da ödeyemiyor; hayatı duruyor, düzeni çöküyor. İşine gidemeyen, evine ekmek götüremeyen vatandaşa bu devlet hangi yüzle 'adalet' diyecek? Böyle bir anlayış ölçülülükle, eşitlikle ve sosyal devlet ilkesiyle asla bağdaşmaz. Çünkü bu düzen adalet dağıtmıyor, yük dağıtıyor; zengine kapı, yoksula duvar örüyor. Böyle bir devlete, sosyal devlet denmez; tahsilat devleti denir" dedi.
“KANUNLAR ÖRÜMCEK AĞI GİBİDİR; ZAYIFLAR AĞA TAKILIR, GÜÇLÜLER AĞI DELER GEÇER''
Şahin sözlerini, "Bir diğer tartışmalı madde olan 33. madde, trafik kural ihlallerini 'özendiren' dijital paylaşımları yasaklıyor. Görünürde trafik güvenliğini korumak amaçlanıyor ama 'övme' ve 'özendirme' ifadeleri öylesine muğlak ki her paylaşım potansiyel suç haline geliyor. Bir gazeteci ihlali haber yapsa suç mu işleyecek? Bir vatandaş sosyal medyada tepki gösterse 'özendirici' mi sayılacak? Bu belirsizlik, ifade özgürlüğünü zedeleyecek, vatandaşın korkudan konuşamaz hale gelmesine yol açacaktır. Bu kanun teklifi; vatandaşı korumak yerine cezalandırmayı, adalet dağıtmak yerine gelir toplamayı hedef alan, vatandaşını paydaş değil düşman gören tekliftir. Trafik güvenliği ancak eğitim, altyapı ve bilinçle sağlanabilir. Cezaları artırmakla değil, adaleti güçlendirmekle güvenlik tesis edilebilir. Unutmayalım ki adalet toprağı sulayan yağmur gibidir, her yere eşit düşerse bereket getirir. Ama adalet, yalnız güçlüye hizmet ederse çölleşme kaçınılmazdır. Balzac’ın o meşhur sözüyle konuşmamı bitirmek istiyorum: 'Kanunlar örümcek ağı gibidir; zayıflar ağa takılır, güçlüler ağı deler geçer.' Bugün bu teklif; zayıfı ağa takan, güçlüye geçit veren bir kanundur. Bu adaletsizliğe, ölçüsüzlüğe, tahsilat anlayışına karşı çıkıyoruz. Vatandaşına yük değil, güven veren bir devlet için, gerçek adalet için' 'hayır' diyoruz" ifadeleriyle tamamladı.




