Girişimcilik Zirvesi Take Off İstanbul 2025, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi ve Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı (T3 Vakfı) öncülüğünde İstanbul Fuar Merkezi'nde gerçekleştiriliyor.
Zirvede girişimcilere verilecek desteklerin genişletilme çalışmasının yapıldığını ifade eden Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır, "Startupların kesintisiz yolculuğunda desteklerimizi, ekosistemle ilk temastan şirket kuruluşuna, sürdürülebilir büyümeye ve son olarak da şirketin küresel ölçeğe ulaştığı ana kadar genişletiyoruz." sözlerini kullandı.
40 ÜLKEDEN 500’Ü AŞKIN GİRİŞİMCİ KATILDI
Bu yıl 8'inci kez kapılarını açan, 40 ülkeden 500'ü aşkın girişim ile 250'den fazla yatırımcıyı bir araya getiren zirvenin açılışında konuşan Bakan Kacır, etkinlikte, cesur fikirleri olan yetenekli insanların hayatları dönüştürmek ve geleceği şekillendirmek için bir araya gelindiğini söyledi.
Son 200 yılda insanlığın şaşırtıcı şeyleri başardığını, dünya savaşlarını atlattığını, atomu parçaladığını, insan genomunu haritalandırdığını ve dünyayı dijital bir sinir sistemiyle birbirine bağladığını anlatan Kacır, buhar makinelerinden akıllı fabrikalara, ilk sanayi devriminden yapay zeka çağına geçildiğini bildirdi.
“AR-GE HARCAMALARINI 20 MİLYAR DOLARA ÇIKARDIK”
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır, son 22 yılda Türkiye'nin hemen her alanda önemli mesafe kat ettiğini belirterek, mal ihracatının 36 milyar dolardan 270 milyar dolara yükseldiğini, imalat katma değerinde dünyada 21. sıradan 14. sıraya gelindiğini, güneş panellerinden ticari araçlara, beyaz eşyadan demir ve çeliğe kadar Avrupa'nın değer zincirinde önemli bir oyuncu olunduğunu anlattı.
Kacır, "Sanayideki bu ivmenin devam edeceğinden eminiz, çünkü bu süreçte güçlü bir Ar-Ge ve inovasyon altyapısı oluşturduk. 2000'li yılların başından bu yana Türkiye'nin yıllık Ar-Ge harcamalarını 1,2 milyar dolardan 20 milyar dolara çıkardık. Ar-Ge'nin milli gelirimizdeki payı yüzde 0,5'ten 1,5'e yükseldi." şeklinde konuştu.
ARGE’DE SAVUNMA SANAYİ ÖNDE
Ar-Ge alanında faaliyet gösteren şirketlerin sayısında ve istihdamında yaşanan artıştan bahseden Kacır, savunma sanayisinin bu dönüşümün ön saflarında yer aldığını vurguladı.
"Birçok ülkenin 10 milyarlarca dolar harcasa bile elde edemediği yeteneklere ulaştık"
Bakan Kacır, savunma sanayisindeki güçlü atılıma işaret ederek, güçlü siyasi irade, uzun vadeli Ar-Ge, nitelikli insan sermayesine yapılan sürekli yatırım ve teknolojideki paradigma değişikliklerini fırsat penceresi olarak görme kararlılıkları sayesinde bu alanda başarılı olduklarını anlattı.
İHA/SİHA’LARIMIZ SAVAŞ ORTAMINDA KENDİNİ KANITLADI
Türkiye'nin 21. yüzyılın başlarında küresel havacılık ve uzay sektöründe önde gelen ülkeler arasında yer almadığını hatırlatan Kacır, şu açıklamalarda bulundu:
"Ancak biz, İHA'ların dönüştürücü potansiyelini erken fark ettik. Havacılık alanındaki adımlarımızı bu yeni alana odakladık. Sonuç olarak, nispeten kısa bir sürede ve çok daha sınırlı bütçelerle, birçok ülkenin 10 milyarlarca dolar harcasa bile elde edemediği yeteneklere ulaştık. Savaşta kendini kanıtlamış İHA sistemlerimiz birçok ortak ülkeye ihraç ediliyor ve modern savaş alanında oyunun kurallarını değiştiren unsurlar olarak geniş çapta kabul görüyor. Teknolojideki her büyük paradigma değişimi, bizim için benzer bir fırsat penceresi anlamına geliyor."
START-UP’LARA DESTEK ARTIYOR
Girişimcilik ekosistemine yönelik destek çalışmalarının devam edeceğini vurgulayan Kacır, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Start-upların kesintisiz yolculuğunda desteklerimizi, ekosistemle ilk temastan şirket kuruluşuna, sürdürülebilir büyümeye ve son olarak da şirketin küresel ölçeğe ulaştığı ana kadar genişletiyoruz. Girişim sermayesi fonlarının ve melek yatırımcıların ekosistemimize katılımını genişleten yatırımcı dostu düzenlemeler getirmeye devam edeceğiz. Daha fazla uluslararası sermaye çekmek için kamu sektörü, girişim sermayesi fonlarında ana yatırımcı rolünü güçlendirecek. Özel sermayeyi çekmek ve inovasyonu hızlandırmak için biyo-teknoloji, yapay zeka ve dijital dönüşüm alanlarında sektöre odaklı fonlar başlatacağız. Aynı zamanda, Türkiye'nin ihtiyaçlarına göre risk temelli, orantılı bir düzenleyici yaklaşımla öncü teknolojilere kapımızı açık tutacağız."





