Bakan Şimşek'in katıldığı bir TV programında "ekonomi programı istikrarla devam ediyor, 2026 bu yıla göre daha iyi olacak", sözleri daha önce eski Maliye bakanı Berat Albayrak'ın "Nisan, Marttan daha iyi olacak'' söylemini hatırlattı.
Şimşek'in yeni değerlendirmesi sosyal medyada gündeme yerleşti. Bu söylem daha önce de 2016, 2017, 2018, 2024 ve 2025 yıllarında farklı dönemlerde dile getirilmişti. Eski ekonomi yönetiminde yer alan isimler de benzer umut dolu mesajlar vermişti.
Eski Bakan Nureddin Nebati, “Bir uyuyup 6 ay sonra uyansak her şey çok güzel olacak” sözleriyle hatırlanırken, dönemin Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ise “Mart, şubattan iyi olacak, nisan da marttan” ifadelerini kullanmıştı. Ancak geçen yıllara rağmen vatandaşın alım gücü, enflasyon ve döviz baskısı üzerindeki etkiler devam ediyor.
YEDİ YILDIR GEÇMEYEN BİR KRİZ
Ekonomistler, Türkiye’nin 2018 yılında başlayan ekonomik daralmasının kısa vadeli dalgalanmaların ötesine geçtiğini belirtiyor. 1994 ve 2001 krizleriyle kıyaslandığında bu sürecin çok daha uzun sürdüğüne dikkat çekiliyor.
Uzmanlara göre, geçmişteki krizlerin etkisi en fazla 2 yıl içinde hafiflerken, 2018’deki “Nas” çıkışıyla başlayan mevcut kriz 7. yılını doldurdu. Bu durum, Türkiye ekonomisinin yapısal sorunlarını daha da görünür hale getirdi.
KRİZİN DERİNLEŞMESİNDEKİ 3 AYRI FAKTÖR
Ekonomi çevrelerine göre mevcut krizin uzun sürmesinin ardında üç temel neden bulunuyor: Demokrasinin zayıflaması: Karar alma süreçlerinde denge ve denetim mekanizmalarının zayıflaması, piyasalarda belirsizlik yaratıyor.
Liyakat eksikliği: Kurumlarda ehliyet ve uzmanlık yerine sadakat esaslı atamaların öne çıkması, ekonomik yönetimde istikrarsızlık yaratıyor.
Bağımsız yargının olmaması: Hukuki güvencelerin zayıflaması, hem yerli hem yabancı yatırımcı nezdinde güven sorununa yol açıyor.
Uzmanlar, ekonomik istikrarın sağlanabilmesi için yalnızca mali politikaların değil, demokratik ve kurumsal reformların da devreye girmesi gerektiğini vurguluyor.
Mehmet Şimşek’in “en kötüsü geride kaldı” ifadesi kamuoyunda umutla karşılansa da, vatandaşın yaşadığı ekonomik gerçekler ve uzun süredir süren kriz, bu iyimserliğin toplumda karşılık bulup bulmayacağı konusunda soru işaretleri yaratıyor.
            
            
                            
                            
                            


