Olay, 18 Nisan 2025 tarihinde saat 13.00 sıralarında Antalya'nın Aksu ilçesi Fatih Mahallesi Şahinler Caddesi'nde bulunan bir iş yerinde meydana geldi.
Eski Millet İttifakı Aksu Belediye Başkan Adayı ve bir dönem Antalya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcılığı görevinde bulunan Durmuş Ali Arslan, alacaklı olduğu Sebahattin Sunbat ile görüşmek üzere iş yerine gitti.
Taraflar arasında çıkan tartışma sırasında Sebahattin Sunbat'ın babası Hamit Sunbat (70) tabancayla vurularak ağır yaralandı.
İhbar üzerine olay yerine sevk edilen sağlık ekiplerince Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılan Sunbat, 22 Nisan'da yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Olayın ardından gözaltına alınan Arslan, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Arslan hakkında, 'kasten öldürme', 'öldürmeye teşebbüs', 'silahla tehdit' ve 'ruhsatsız silah bulundurma' suçlamalarıyla açılan dava sürüyor.
TEHDİT İDDİALARI 3'ÜNCÜ DURUŞMADA GÜNDEME GELDİ
Antalya 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 3'üncü duruşmaya sanık Durmuş Ali Arslan ve taraf avukatları katıldı. Duruşmada, önceki duruşmada silahla tehdit şikâyetini geri çeken katılan Tamer Ertürk'ün, bu beyanın ardından duruşma öncesi ve sonrasında telefonuna tehdit içerikli mesajlar geldiğini ileri sürerek yaptığı suç duyurusuna ilişkin dosya mahkemeye sunuldu.
"HEM ÖLDÜRÜLENİN AİLESİYİZ HEM TEHDİT EDİLEN BİZİZ"
Duruşmada söz alan katılan Hayrettin Sunbat, "Öldürülen kişinin ailesiyiz. Buna rağmen tehdit edilen de biziz. Sanıktan ve ailesinden şikâyetçiyim" ifadelerini kullandı.
"TASARLAMA YOK, SEKEN MERMİYLE YARALANDI"
Sanık Durmuş Ali Arslan ise katılan vekillerinin olayın tasarlanarak gerçekleştirildiği yönündeki iddialarına karşı savunmasında, silahı önceden hazırlayarak iş yerine girdiği yönündeki anlatımları reddetti.
Arslan savunmasında, olay günü Tamer Ertürk'ü dertleşmek amacıyla aradığını, Sebahattin Sunbat'ın kendi beyanlarında Konyaaltı'nda olduğunu söylediğini, bu nedenle iş yerinde kimlerin bulunduğunu bilmediğini ileri sürdü.
Olayın planlı olmadığını savunan Arslan, "Olay günü Tamer Ertürk'ü dertleşmek için aramıştım, Sebahattin Sunbat kendi verdiği ifadelerinde de bana Konyaaltı'nda olduğunu söylediğini söylüyor, onların orada olduğunu bilmiyordum, bilmediğim bir durumda mekanizmayı hazırlayarak içeri girmem mümkün değil, planlayarak gerçekleştirmedim. Bunu nasıl tasarlayabilirim. Üzerime gelinmeseydi bu yaşanmazdı. Bir kez havaya ateş ettim, ikinci atışı hedef almadan yaptım. Seken mermiyle yaralandı. Ambulans çağrılmasını ben söyledim. Selahattin Sunbat'ın olayda yaralanmamış olması, aramızda 2 metrenin olması gözetildiğinde ona yönelik bir eylemde bulunmadığım anlaşılır. Ayrıca, nitelikli dolandırıldığıma dair dosyam mevcuttur" dedi.
Kendisine ve ailesine yurt dışı kodlu numaralardan tehdit ve taciz içerikli aramalar yapıldığını iddia eden Arslan, önceki duruşmadan iki gün sonra Tamer Ertürk'ün duruşma öncesi ve sonrası tehdit içerikli mesajlar aldığına ilişkin açıklamasına yönelik savunmasında ise "Tamer Ertürk'ü tehdit ettiğim söyleniyor, infaz gibi ifadeler benim ya da çevremin kullandığı bir terminoloji değildir. Çocuklarım ve kan bağım olan herkes sürekli olarak Gürcistan numaralı bir numaradan gelen aramalarla taciz, tehdit ediliyor, kan parası bedeli altında taleplerde bulunuluyor. Tamer'in de aynı şekilde tehdit edildiğini düşünüyorum, bir oyun kuruyorlar, kendi yaptıkları tehdidi mahkemeye gelip belge olarak sunuyorlar. Bu olay kamuoyuna taşınarak mahkeme üzerinde baskı kurulmaya çalışılıyor" şeklinde konuştu.