Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Almanya Başbakanı Friedrich Merz ile ortak basın toplantısı düzenledi.
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözlerinden öne çıkan satır başları şu şekilde:
"Sayın Şansölye, kıymetli heyet üyeleri, değerli basın mensupları, sizleri en kalbi duygularımla saygıyla selamlıyorum. Şansölye sıfatıyla ülkemize ilk ziyaretini gerçekleştiren Sayın Merz ve heyetini ülkemizde ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Bir defa da sizlerin huzurunda kendilerine hoş geldiniz diyorum.
Bugün yaptığımız görüşmelerde iki yakın NATO müttefiki olarak ikili ilişkilerimizi ve uluslararası meseleleri ele aldık. Stratejik olarak gördüğümüz Avrupa Birliği'ne üyelik konusunda beklentilerimizi ifade ettik. Türkiye'nin bu konuda sergilediği kararlı iradenin birlik nezdinde hak ettiği karşılığı görmesi durumunda çok kısa sürede ciddi mesafe alabiliriz. Bölgemizde ve dünyada yaşanan gelişmelere bakıldığında Türkiye-Birlik ilişkilerinin stratejik öneminin daha iyi anlaşılacağına inanıyorum
"İLİŞKİLER OLUMLU İLERLİYOR, TİCARETTEKİ HEDEFİMİZ 60 MİLYON DOLAR"
Bugün Batı Almanya ile ülkemiz arasında imzalanan iş gücü anlaşmasının 64. yıl dönümünü idrak ediyoruz. Almanya'da 3.5 milyon Türk var. Almanya'daki kardeşlerimizin kazanımlarına önem veriyoruz.
Türkiye Almanya arasındaki ilişkiler olumlu seyrini sürdürüyor. Kıymetli basın mensupları, Türkiye ile Almanya arasındaki müstesna ekonomik ve ticari ilişkiler ise olumlu seyrini sürdürüyor. Almanya, Türkiye'nin Avrupa'daki en büyük ticaret ortağı. 50 milyar dolara ulaşan ticaret hacmimizi yakın vadede 60 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz. Bu minvalde gerek ticaretimizi gerek müşterek yatırımları bir üst seviyeye taşıyacak savunma iş birliği konusunu Sayın Şansölye ile değerlendirdik.
Avrupa'da değişen güvenlik koşulları ışığında savunma sanayi ürünlerinin tedarikinde geçmişte yaşanan sıkıntıları geride bırakarak ortak projelere odaklanmamız gerekiyor. Eurofighter uçaklarının temin süreci gibi Almanya'nın son dönemde bu alanda attığı olumlu adımları memnuniyetle karşılıyoruz. Türkiye'nin savunma sanayi alanında yakaladığı ivme dikkate alındığında Almanya ile çok geniş iş birliği imkanlarına sahip olduğumuz görülüyor. Kazan-kazan anlayışı temelinde bu iş birliğini daha da güçlendirebiliriz.
"SURİYE HALKININ TÜM FERTLERİNİN REFAH İÇİNDE YAŞAMASI BİZİM İLK HEDEFİMİZDİR"
Bölgesel ve küresel meselelerde de fikir alışverişinde bulunduk. Türkiye olarak Gazze'deki soykırımı ilk günden itibaren uluslararası gündeme taşıdık. İnsani yardımların bölgeye ulaşması için yoğun çaba gösterdik. İki devletli çözüme dair görüşmemizi bölgeye aktardık. Yeniden yapılanma sürecinde de herkesin taşın altına koymayı öğrendik. Devrimden bu yana geçen 11 ayda Sayın Şara'nın liderliğinde kalıcı barış, huzur ve ekonomik kalkınmalar yolunda ciddi ilerlemeler kaydettik. Bu sürecin daha da hızlanacağı inancındayız. Suriye halkının tüm fertlerinin refah ve esenliği bizim için öncelikli hedeftir.
"ALMANYA İLE YAKIN İŞ BİRLİĞİ İÇERİSİNDE ÇALIŞMAYI ÖNEMLİ ÖLÇÜDE SÜRDÜRECEĞİZ"
Almanya'nın da Suriye konusunda bizimle eşgüdüm içerisinde çalışmaya verdiği önemin farkındayız. Savaşın adil ve kalıcı çözümü için diplomatik çabaların sürdürülmesini önemli görüyoruz.
Türk-Alman iş birliğinin vazgeçilmez olduğunu bugün bir kez daha teyit etmiş olduk. Almanya ile yakın iş birliği içerisinde çalışmayı önemli ölçüde sürdüreceğiz."
Friedrich Merz'in konuşulmasından satır başları şu şekilde:
"Bu dostane misafirperverliğiniz için çok teşekkürler. Bu özel bir gün çünkü ortak tarihimizi şekillendiriyor. Bu işgücü anlaşmasının başlangıcı. Zamanında misafir işçi olarak tanımladığımız insanlar, misafir işçiler çağrıldı ama insanlar geldi aileleriyle birlikte Almanya'ya.
"TÜRKİYE'NİN 20 EUROFIGHTER ALMA KARARINDAN MUTLUYUM"
Almanya'nın onay vermesi sonrası Türkiye'nin 20 Eruofighter alma kararından dolayı mutluyum. Bu uçaklar hepimizin ortak güvenliğine hizmet edecektir
Birlikte göç konusunu ele aldık. Geri göndermeler konusunda iş birliğimiz son derece önemli. Mayıs ayından beri geçtiğimiz 2024 ayında yapılandan daha fazla geri gönderme gerçekleştirdik.
Uluslararası krizler konusunu da ele aldık. Başkan Trump, geçen hafta Moskova'nın ateşkes için müzakereleri kabul etmesi gerektiğini belirtti. Avrupa Birliği içinde gelişmeler hakkında Sayın Cumhurbaşkanına bilgi verdim. Biz bu konuda kararlıyız ve hedefimizde Rusya'yı müzakere masasına oturtmak istiyoruz.
"GAZZE'DE TÜRKİYE'NİN OYNADIĞI ROL İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM"
Ayrıca Orta Doğu'yu da ele aldık. Rehinelerin serbest bırakılması ve ateşkesin ilerleme kaydetmesi çok iyi oldu. İlk defa kalıcı bir barış için umut var. Türkiye'nin bu süreçte oynadığı rol için çok teşekkür ettim. Türkiye, Katar, Mısır ve ABD olmasaydı bu süreç ilerleyemezdi.
İkinci aşamaya geçmek için yine Türkiye'nin bu konuda imkanlarını kullanmasını arzu ediyoruz. Umut ediyoruz ki burada kalıcı bir barış sağlansın.
"TÜRKİYE'Yİ AVRUPA BİRLİĞİ'NDE GÖRMEK İSTİYORUZ"
Gazze'deki insani durum çok çabuk düzelmeli ve burada uluslararası bir güvenlik durumu olmalı. Ben ve federal hükümet olarak Türkiye'nin Avrupa Birliği'nde görmek istiyoruz.
Dışişleri bakanlarımızın diyaloglarının yeniden başlatılmasını arzu ediyoruz. Federal hükümet nezdinde de bu konuya değineceğim.
İlişkilerimiz tabii ki hiçbir zaman ikili ilişkilerden ibaret değil. Tekrardan üçüncü defa bir araya gelebildiğimiz için çok mutluyuz."
Daha sonra soru-cevap kısmına geçildi.
"ANKARA KRİTERLERİYLE BİZ DÜNYAYA AÇILIRIZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a soru: Türkiye'nin AB'ye üye olmak istediğini söylediniz. Türkiye AB'den ne istiyor ve ne sunuyor? Savunma konusunda işbirliği mi yoksa geri göndermeler mi?
"Teşekkür ediyorum. Öncelikle, şu an itibarıyla Türkiye olarak biz bu yaklaşımlar noktasında rahatız, huzurluyuz. Çünkü biz Kopenhag kriterleri noktasında hep şunu söyledik: Kopenhag kriterleri bizim için olumsuz bir yaklaşım süreci değildir.
Eğer Kopenhag kriterleri noktasında Türkiye’ye bu şekilde yaklaşılıyorsa, bizim de bunun karşısında Ankara kriterlerimiz vardır. Ankara kriterleriyle biz Avrupa’ya ve dünyaya açılırız.
Türkiye sıradan bir Avrupa veya Asya ülkesi değil, Türkiye her noktada bu süreci dünyada en iyi işleyen bir demokrasi ülkesidir. Türkiye; Avrupa’da, Asya’da, her noktada bu süreci dünyada en iyi işleten ve işleyen bir demokrasi ülkesidir. Bu konuyla ilgili de herhangi bir sıkıntısı yoktur.
"YARGI NE GEREKİYORSA ONU YAPIYOR"
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile ilgili bir sorunuz oldu, herhalde kim hangi makamda olursa olsun, bir hukuk devletinde hukuku ayaklar altına alamazsınız. Hangi makamda olursanız olun hukuku ayaklar altına alırsanız yargı devletinde yargı makamları ne gerekiyorsa onu yapmak zorundadırlar. Yapmazlarsa yolsuzluk, hırsızlık her türlü yanlış, alır başını gider. İstanbul'daki süreç de böyle işlemiştir. Örneğin, son dönemde bir "hakemler" olayı çıkmıştır. Ve bu olayda da futbol sahalarında neler oluyor? Bunlar olurken eli kolu bağlı olarak herhalde bir devlet bunu takip edemez, ne gerekiyorsa yapması lazımdır. Şu anda da bu yapılmıştır ve vatandaş tribünlerdeki bu gelişmeyi görmekten mutlu olmuştur.
MERZ: ALMANYA İSRAİL'İN YANINDADIR
Friedrich Merz'e soru: İsrail'e desteğinizin arkasında Nazi Almanya'sı döneminde Yahudilere yönelik soykırım mı var? Bu yüzden mi desteğiniz devam ediyor? Siz ileride tarihin yanlış tarafında durduğunuzu düşünecek misiniz? Bunun endişesi içerisinde misiniz? Avrupa'daki yabancı düşmanlığına karşı söylemsel veya eylemsel olarak bir adım atacak mısınız?
"Federal Hükümet İsrail devletinin kurulmasından beri İsrail Devleti'nin yanındadır. Bu ülke milyonlarca Yahudi için sığınabilecekleri bir ülke haline geldi. Bu nedenle Almanya her zaman İsrail'in yanında duracaktır. Bu İsrail Hükümeti'nin her kararının arkasında durduğumuz anlamına gelmez. İsrail kendini savunma hakkını kullandı. Tek bir kararla gereksiz kurbanların önü kesilebilirdi. Hamas silahları bırakabilirdi. Bu savaş hemen sona ererdi. Gazze'deki çocuklar Hamas'ın birer rehinesiydi. Bunun artık sona ermesini ümit ediyoruz.
Yabancı düşmanlığıyla mücadele ediyoruz. Ülkemizde din özgürlüğü var. Tabi ki Müslüman dinine mensup insanlar da Anayasa'nın koruması altında. Alman Devleti de hangi kişi hangi dine mensup olursa olsun canının korunmasından sorumlu. Eşit bir şekilde herkes bu haklardan yararlanabilir."
ERDOĞAN'DAN MERZ'E: SİZ BUNLARI GÖRMÜYOR MUSUNUZ?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Friedrich Merz'in cevaplarının ardından şu ifadeleri kullandı:
"Sayın Şansölye'ye bir konuda katılamıyorum. 60 bini aşkın çoluk çocuk yaşlı burada öldürülmüştür. Hamas'ın elinde bombalar yok, Hamas'ın elinde nükleer silah yok ama bu silahların hepsi İsrail'in elinde mevcut ve İsrail bu silahları kullanarak dün akşam yine bir katliam yapmıştır. Siz Almanya olarak bunları görmüyor musunuz?
İsrail, Gazze'yi açlıkla, soykırımla terbiye etmenin gayreti içerisinde olmuştur. Bu konuyla ilgili olarak Almanya'nın gerek Kızılhaç'ı bizim de Kızılay'ı devreye sokarak, bu konuyu sona erdirmemiz lazım. Ben inanıyorum ki Almanya, Türkiye ve bölge ülkeleri buradaki katliama son vermemiz gerekecektir. Hamas ile ilgili atılması gereken adımları biz bugüne kadar hep attık. Sürekli çalışıyoruz ki burada herhangi bir konuya fırsat vermeyelim diye. El ele vermeye hazırız ve şu anda ilgili bakanlarım bu talimatları almışlardır. Muhataplarıyla çalışmaya devam ediyorlar ve edeceklerdir. Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş nasıl ki bitsin diyorsak İsrail ve Gazze arasında da bu savaşın bitmesinden yanayız. Ben Türkiye ile Almanya'nın el ele verecek iki ülke olduğundan eminim."