Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi''nde 11. Enerji Verimliliği Forum ve Fuarı''na katıldı. Erdoğan, fuarda gündeme dair açıklamalarda bulundu. Enerji konusunda Türkiye''nin büyük bir atılım yaptığını ve bu durumun büyüyerek devam edeceğini belirten Erdoğan, "Petrol üretiminde ciddi atılım yaptık. Filomuzu genişlettik, yeni eklenecek gemilerle dünyada 4. sıraya çıkacağız." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan''ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle...

Sizleri en kalbi duygularımla, saygıyla selamlıyorum. 11. Enerji Verimliliği Forum ve Fuarı''nın hayırlara vesile olmasını diliyorum. Forumu ve fuarı teşrif eden misafirlerimize hoş geldiniz diyor, programın başarılı geçmesini temenni ediyorum.

Forumu düzenleyen kurumlarımız başta olmak üzere, yurt içinden ve yurt dışından etkinliğe katılan; görüşleriyle, önerileriyle, tespit ve tenkitleriyle enerji verimliliğimize katkı veren herkese teşekkür ediyorum.

Değerli katılımcılar, enerjinin münhasıran enerji arz güvenliğinin, insanlığın en stratejik meselelerinden birisi haline geldiği bir çağda yaşıyoruz. Artan nüfus ve büyüyen ekonomiye paralel olarak dünyanın enerji ihtiyacı da yıldan yıla artıyor. Dahası, gelişmekte olan ülkeler belli bir kalkınma seviyesine hızla ulaşmak amacıyla, dünya ortalamasının da üzerinde büyüme için gayret gösteriyor.

Enerji arzı, talebi ve arz güvenliği noktasında insanlık olarak bizleri sınamalarla dolu bir gelecek bekliyor. Burada şu hususa da dikkatlerinizi çekmek isterim: Enerji, insanlık tarihinde uzun yıllar iş birliğinin değil, yıkıcı bir rekabetin konusu olmuştur. Özellikle 19. ve 20. yüzyıl, enerji uğruna nice hayatların kaybedildiği, nice ülkelerin sömürüldüğü asırlar olarak zihinlerde derin yaralar açmıştır. Merhum Raif Karadağ''ın Petrol Fırtınası adlı kitabı, bu döneme ışık tutan bir başucu eseridir.

Bir damla petrolü, bir damla kandan daha değerli gören emperyalist zihniyet, insanlığı etkisi özellikle halen hissettiği acılara, yıkımlara ve çatışmalara sürükledi. Zengin yeraltı kaynaklarının üzerinde yaşayan milyonlarca insan derin bir yoksullukla boğuşurken, bu kaynaklardan binlerce kilometre ötedeki ülkeler büyüdü, zenginleşti, vatandaşlarına müreffeh bir hayat sundu. Bunun yol açtığı refah ve kalkınma makası, aradan geçen onca zamana rağmen henüz kapatılamadı.

Farklı kıtaları gösteren uydu fotoğraflarına baktığınızda, Kuzey ile Güney arasındaki uçurumu çok net görebiliyoruz. Bir tarafta haritanın hemen her yerinde ışıldayan noktalar varken, diğer tarafta koyu bir karanlık hâkim; parlak nokta bulmak neredeyse imkânsız. Enerjiye yönelik paradigma değişmediği müddetçe, bu tablonun daha adil ve daha dengeli bir yapıya kavuşması ne yazık ki hayli zor görünüyor.

Belirtilmesi gereken bir diğer husus şudur: Enerji talebinin yükselmesi, sadece nüfus artışına ve büyümeye değil, aynı zamanda refah artışına da işaret etmektedir. Refah artışına paralel olarak, enerjinin özellikle elektriğin kullanım alanı yaygınlaşmaktadır. Konforla eşdeğer görülen elektrikli ürünler, artık hayatımızın vazgeçilmez unsuru hâline gelmiştir ve kullanım alanı giderek genişlemektedir.

Mesela geçen sene beyaz eşya satışları, ülkemizde bir önceki yıla göre %7 oranında artışla 10 milyonu geçmiştir. Aynı durum elektrikli otomobiller için de geçerlidir. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de elektrikli ve hibrit araçların sayısı asimetrik bir şekilde yükseliyor. Örneğin, bu yılın Ocak-Eylül döneminde 134 bin civarında elektrikli otomobil satıldı.

Elektriksiz bir hayat, sadece şehirlerde değil, en ücra köyde ve kasabada bile artık mümkün değil. Doğal gaz kullanımında da benzer bir tabloyla karşı karşıyayız. Bakınız, 2002''de ülkemizde doğal gaz altyapısının olduğu şehirlerimizin sayısı yalnızca 5’ti. Bugün, 81 ilimizin tamamına doğal gazı ulaştırdık. 23 yıl önce nüfusumuzun %33’ü doğal gaza erişebiliyorken, bugün bu oranı %85 seviyesine çıkardık ve bu sayı giderek artmaktadır.

GÜNLÜK 1 MİLYON VARİL

2028 yılında ekonomimizi 1,9 trilyon dolarlık büyüklüğe, kişi başına düşen milli gelirimizi ise 21 bin dolar seviyesine çıkarmayı öngörüyoruz. Sadece bu yılın ilk 8 ayında enerji ithalatı için 26 milyar dolar ödedik. Bu faturayı düşürebilmek için yoğun çaba içerisindeyiz.

Petrolde günlük tüketimimiz 1 milyon civarında. Bunun 160 bin varilini kendi kaynaklarımızdan temin ediyoruz. Karadeniz gazı ve Gabar''daki petrol keşiflerimizde ciddi bir atılım yapsak da önümüzde görünen tablo halen kat etmemiz gereken mesafe var.

"DOĞAL GAZ ALMAK GAZOZ ALMAYA BENZEMEZ"

Değerli misafirler, kıymetli dostlar, bir taraftan kendi kaynaklarımızı ortaya çıkarırken, diğer taraftan da artan talebe bağlı olarak enerji arz güvenliğimizi garanti etmeye çalışıyoruz. Sizin de gayet iyi bildiğiniz gibi, uluslararası piyasalardan doğal gaz almak, bakkaldan gazoz almaya benzemez. İhtiyacınızı belirleyeceksiniz, planlamalarınızı yapacaksınız, güvenilir tedarikçiler bulacak ve uzun müzakereler sonrasında ülkeniz için en uygun koşullarda, olabilecek en iyi fiyatlarla anlaşmaya varacaksınız. Tedarik noktasında tek bir ülke kaynağı ve tek bir hatta bağlı olmak ciddi riskler barındırmaktadır.

Rusya-Ukrayna Savaşı''nın ilk aylarında Avrupalı dostlarımız bunun sıkıntısını bizzat çekmişlerdir. Biz, Türk Akımı''nın katkısıyla, hamdolsun bu dönemi en rahat atlatan ülkelerden biriydik. Ne sanayide ne konutlarda doğal gaz konusunda bir sorun yaşanmadı. Bunda elbette, son 23 yılda ülkemize ucuz, kaliteli ve kesintisiz enerji sağlamak için hayata geçirdiğimiz politikaların önemli etkisi bulunuyor.