İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "İmralı" açıklamasına ilişkin, "Anlaşılan o ki Cumhurbaşkanından izin alamadı, salondakilerden izin istemeye başladı. Vah ki vah. Lafı uzatmaya gerek yok, bunların hasreti görülüyor ki kucaklaşmadan bitmeyecek. O yüzden, salın gitsin." ifadesini kullandı.
Dervişoğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'a verilen hiçbir payenin, "bebek katili" sıfatını ortadan kaldırmayacak şekilde tarihin çöplüğüne atılacağını belirtti.
Öcalan ile teröristlerin affedilmesinin konuşulmasının ve bu durumu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün geçmişte getirdiği bir düzenlemeyle bağdaştırmanın "akıl halatlarını koparmak" olduğunu savunan Dervişoğlu, "Çıkın söyleyin, çekinmeyin, çıkın söyleyin. İktidar, bakanları, başkanları, danışmanları, ortakları, 'biz bir senedir pazarlık ediyoruz, tüm bu soytarılık da, Türk milleti buna alışsın diyedir' diye anlatın bu millete, söyleyin, konuşun, korkmayın, utanmayın." dedi.
Sıraladığı gelişmelerin bir "5. kol faaliyeti" olduğunu ileri süren Dervişoğlu, "Bu tür faaliyetler şok doktriniyle başlar, en umulmadık kişiler, en umulmadık mesajları verir. Amaç tüm dikkatleri üzerine çekmektir. Bunu yapanların kaybedecek bir şeyleri yoktur." görüşünü dile getirdi.
DERVİŞOĞLU MHP GENEL BAŞKANI BAHÇELİYE YÜKLENDİ
"Önce İmralı'nın sözcüsü çıktı, 'umut hakkı verilsin' dedi, olmadı. Çıktı, 'Meclis'e gelsin konuşsun' dedi, olmadı. Allem etti gullem etti, cani başının gönül dostu Kurtulmuş'u da kattı yanına, Meclis'i caninin ayağına götürmek istedi. Baktı o da olmadı, Çünkü aklıselim direniyordu, Türk milleti kanmadı, korkuya, baskıya, açlığa rağmen yılmadı. Sonunda da çıktı, 'gerekirse ben ve üç arkadaşım İmralı'ya gideriz' dedi. Bir de alkışçılarından izin istedi, 'İmralı'ya gitmeme izin veriyor musunuz?' diye sordu. Bunlar yine ayakta alkışladılar. İmralı deniz feneri, Öcalan'a görüş izni istiyor, alkışçı mürettebat da izin verdiğini sanıyor. Onlara sormak lazım bugüne kadar ne yaparken sizden izin istedi de bugün izin istiyor. Anlaşılan o ki Cumhurbaşkanından izin alamadı, salondakilerden izin istemeye başladı. Vah ki vah. Lafı uzatmaya gerek yok, bunların hasreti görülüyor ki kucaklaşmadan bitmeyecek. O yüzden, salın gitsin. İYİ Parti'nin grup salonunda da ihanet değil, Cumhuriyet alkışlanıyor."
Bahçeli'ye, İmralı'ya gitmesi yerine milletin yanına gidip "yaşadığı sıkıntıları görmesi" çağrısında bulunan Dervişoğlu, şöyle devam etti:
DERVİŞOĞLU:'BAHÇELİ İMRALIYA GİTMEK YERİNE MİLLETİN YANINA GİDİP SIKINTILARINI GÖRSÜN'
"Bir eve uğra mesela, bak bakalım mutfakta tencere kaynıyor mu? Millet sana o oyu, ihanet etmen için vermedi. İcra dairelerindeki dosya sayısı 25 milyona dayandı. Millet boğazına kadar borç batağında. Kredi ve kredi kartlarındaki batık oranı rekor seviyelere yükselmiş. Resmi rakamlara göre 42 milyon vatandaşımız bankalara borçlu. Ev ekonomisinde çarklar dönmüyor. 10 yıl önce Türkiye'nin toplam faiz ödemeleri 50 milyar liraydı. 2026 yılı bütçesindeyse 2 trilyon 742 milyar lira öngörülüyor. Sözüm ona faize karşılar ama, milletin sırtına bindirdikleri faiz tam 55 kat artmış. Evet, yanlış duymadınız, tamam 55 kat. Bu yük, emekçinin hakkından çalıyor, emeklinin hakkından çalıyor, gençlerin hakkından çalıyor. Eğer milletimiz için iyi bir şey yapmak istiyorsanız bunları düşünün. Mağrurların peşine takılacağınıza, Türk milletini mağdur eden caninin yanına koşacağınıza, Türk milletinin yanına koşun ve hemhal olun."
BUGÜN MESLEMİZ EKMEĞİMİZİ ELLETMEMEK
Müsavat Dervişoğlu, borsada "bir avuç" kişinin milyonlarca insanın umutlarıyla, rızkıyla ve birikimiyle oynadığını iddia ederek, "Ortalık suç çetelerinden geçilmiyor, çeteler artık başka illerde kahve zincirleri gibi şube açtırıyorlar. Çünkü iktidar üretimi değil, mafyaları, çeteleri sübvanse ediyor." dedi.
"Çocuklar ve gençler umutsuz. Umudu bu çıkmaz sokaklarda arıyorlar. Başını sokacak ev, cepte para yok. Hastaysan randevu yok, gidecek okul, yapacak iş, alacak maaş, kurulacak hayal yok bu memlekette, bunun sebebi sizsiniz. Ekmek yok, hukuk yok. Umutlar bahiste, umutlar sanal kumarda… Bir zamanlar bir reklam vardı hatırlar mısınız? 'Ekmeğinizi elletmeyin' diyordu. Bugün meselemiz işte ekmeğimizi elletmemek. Bizim olanı, hakkımızı, alın terimizi elletmemek. Ekmek bugün hukuk, ekmek bugün adalet, vatan. Bizimki de İmralı'ya gidecekmiş öyle mi? Salın gitsin"
İsteyenin Adalet Bakanı'ndan izin alıp istediği cezaevine ziyarete gidebileceğini, buna mani olunmadığını kaydeden Dervişoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
İSTEYEN ADALET BAKANINDAN İZİN ALIR CEZAEVİNE ZİYARETE GİDEBİLİR
"Ama 'bak, işte devleti ayağına getiriyorum' diyerek böyle bir suça Meclis'i alet edemez. Unutma, senin sadece adın devlet, sen devlet değilsin. Utandım o salonda alkışlamış olmaktan, orada İmralı'ya gitmeyi bile alkışladılar ya. Bu inat niyedir? Öcalan canisiyle devleti eşitlemeyi istemek, onu devletle muhatap kılmaya çalışmak hangi murada hizmettir. 'Kurucu önder' diyerek, hangi oyunun kaçıncı perdesi açılmak istenmektedir.
Bu devlet senin malın mıdır, bu millet senin kölen midir Sayın Devlet Bahçeli? 'Kendi imkanlarımla İmralı'ya giderim' demek, hükümete ve komisyona 'aba altından sopa göstermek', bir irade beyanı olmanın ötesinde, aslında bir çürüme itirafıdır. Eğer bu süreç gerçekten planlı bir kimlik inşasının parçasıysa, hedef yalnızca Öcalan'ın konumunu değiştirmek değil, Türkiye'nin ulusal kimlik tanımını, birlik anlayışını ve hatta devletin ideolojik omurgasını yeniden tanımlamaktır. Hükümet bu oyuna gelmemelidir. Komisyona dahil partiler bu tuzağa düşmemelidir.
Bu orta oyunu artık mutlaka ama mutlaka son bulmalıdır. Tam bir yıldır anlatıyorum. Türkiye'nin her yerine gidip sahneye konmak istenen senaryonun ipuçlarını veriyorum. Üç kuruşluk seçim galibiyetini temin etmek için bu ülkenin geleceğini ateşe atan her kim varsa bütün ömrüm boyunca siyaseten mücadele edeceğimin bilinmesini istiyorum. Sayın Bahçeli nereye isterse oraya gitsin. İster İmralı'ya, isterse Kandil'e… Dedim ya salın gitsin. Milletin gideceği istikamet bellidir ve hiç kimse bunu değiştiremeyecektir. Vatan bölünmeyecek, millet parçalanmayacak, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır."