SON DAKİKA
Hava Durumu

#Bm

Kanal 6 Haber - Bm haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Bm haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

İran'a BM yaptırımları yeniden devreye girdi Haber

İran'a BM yaptırımları yeniden devreye girdi

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 2231 sayılı kararı kapsamında yer alan “snapback” mekanizması, son dakika bir anlaşma sağlanamayınca gece yarısı devreye girdi. Nükleer anlaşmanın Avrupalı tarafları İngiltere, Fransa ve Almanya’dan (E3) oluşan ülkeler, mekanizmayı 28 Ağustos’ta tetikledi ve 30 günlük rutin prosedürün sonunda yaptırımlar geri döndü. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Tahran'ı "iyi niyetle yapılacak doğrudan görüşmeleri kabul etmeye" çağırdı. Rubio, BM üyesi ülkeleri, "İran liderlerine, kendi ülkeleri ve dünyanın güvenliği için en iyi olanı yapmaları yönünde baskı yapmak amacıyla" yaptırımları "derhal" uygulamaya çağırdı. İngiltere, Fransa ve Almanya dışişleri bakanları ortak bir açıklamada, "İran'ın asla nükleer silaha sahip olmamasını sağlayacak yeni bir diplomatik çözüm" arayışını sürdüreceklerini söyledi. Ayrıca Tahran'a "herhangi bir durumu tırmandırıcı eylemden kaçınması" çağrısında bulunuldu. Bu gelişmelerle, 2015'teki nükleer anlaşma olarak adlandırılan Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) kapsamında kaldırılan İran’a yönelik BM yaptırımları otomatik olarak yeniden yürürlüğe girerken bu zamana kadar ABD ve Avrupa'nın tek taraflı yaptırımları artık BM üyesi tüm ülkeleri ilgilendiren uluslararası yaptırımlara dönüşmüş oldu. BMGK OYLAMALARINDA ENGELLENEMEYEN SÜREÇ BMGK’de Güney Kore’nin başkanlığında sunulan ve yaptırımların hafifletilmesini sürdürmeyi öngören tasarı, 19 Eylül’de 4 lehte (Rusya, Çin, Cezayir, Pakistan), 9 aleyhte ve 2 çekimser oyla reddedildi. Daha sonra Çin ve Rusya’nın 26 Eylül’de önerdiği, yaptırımların 6 ay ertelenmesini isteyen tasarı da 4 lehte, 9 aleyhte ve 2 çekimser oyla kabul edilmedi. ABD'nin çekilmesinden sonra nükleer anlaşma uygulanamadı, Avrupa İran'a verdiği sözleri tutamadı ABD Başkanı Donald Trump, 2018 yılında, ilk başkanlık döneminde ülkesini tek taraflı olarak anlaşmadan çekti ve ardından İran’a yönelik ağır ekonomik yaptırımları yeniden yürürlüğe koydu. Avrupa ülkeleri, ABD’nin kararını desteklemediklerini açıklasalar da bu yaptırımların etkisini ortadan kaldıracak adımlar atmadı. Bunun ardından İran, bir yıl sonra anlaşmadaki taahhütlerini aşamalı olarak durdurmaya başladı. 2020 yılından itibaren yüksek düzeyli uranyum zenginleştiren Tahran yönetimi, zenginleştirme oranını anlaşmada belirlenen yüzde 3,67’den yüzde 60’a kadar çıkardı. Tahran bu süreçte ilgili yaptırımların kaldırılması halinde nükleer faaliyetlerini yeniden anlaşmayla uyumlu hale getireceğini sık sık açıkladı. Birçok kez hem İran-ABD hem de İran-Avrupa arasında görüşmeler yapıldı. En ciddi görüşmeler İsrail'in saldırılarından önce Tahran-Washington arasında yapılıyordu ancak İsrail'in İran'a saldırıları müzakere sürecini ortadan kaldırdı. E3 ülkeleri ise “snapback’in son çare olduğunu” belirterek, İran’ı 2015 anlaşmasının “neredeyse tamamını” ihlal etmekle suçladı ve yüksek zenginleştirilmiş uranyum stoklarını “sivil gerekçe olmadan” tuttuğunu öne sürdü. Yine de "diplomasinin sonu olmadığını" ifade ederek, Tahran’ı müzakerelere çağırdılar. İran ise yaptırımların geri getirilmesinin Avrupa'nın İran'ın nükleer meselesindeki konumunu ortadan kaldıracağını belirtiyor. İran, mekanizmanın işletilmesine dair Avrupa ülkelerinin hukuki dayanağının bulunmadığını savunuyor. Tahran, ABD’nin 2018’de anlaşmadan çekilmesinin ardından Avrupa ülkelerinin yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve dolayısıyla anlaşmadaki “katılımcı” statülerini kaybettikleri tezini dile getiriyor. Bu bağlamda, Avrupa ülkelerinin BMGK’de bu süreci başlatma konusunda hem hukuki hem de etik yetkiye sahip olmadığını ifade ediyor. Buna rağmen yaptırımların geri getirilmesinin Avrupa'nın İran'ın nükleer meselesindeki konumunu ortadan kaldıracağını belirtiyor. İran tarafı, Avrupa'nın ABD'nin etkisinde kaldığını ve müzakerelerde sundukları önerilere kayıtsız kaldıklarını savundu. İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, son yaptığı açıklamada, "Avrupalılarla yaptığımız görüşmelerde, İran'ın Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ile işbirliği yapmaya ve nükleer faaliyetleri konusunda şeffaflık sağlamaya hazır olduğunu vurguladık. Buna karşılık ABD, sürekli farklı bahaneler uydurarak bir anlaşmanın oluşmasını engellemeye çalışıyor. Gerçek şu ki ABD güçlü bir İran'a tahammül edemiyor ve ülkemizi giderek zayıflatmak istiyor." ifadelerini kullandı. GERİ DÖNEN YAPTIRIMLAR VE ETKİLERİ Mekanizmanın devreye girmesiyle, 2006-2010 yılları arasında İran’a karşı çıkarılan 1696, 1737, 1747, 1803, 1835 ve 1929 sayılı BMGK kararları yeniden geçerlilik kazandı. Bunlar arasında: Silah ambargosu: 2020’de süresi dolan ambargo, İran’a konvansiyonel silah sevkiyatını yeniden yasaklıyor. Nükleer ve füze kısıtlamaları: Uranyum zenginleştirme, ağır su ve yeniden işleme faaliyetleri askıya alınıyor; nükleer başlık taşıyabilecek balistik füze geliştirme ve fırlatma yasaklanıyor. Mali ve seyahat yasakları: Yüzlerce kişi ve kuruluşa yönelik varlık dondurma ve seyahat kısıtlamaları geri dönüyor. Deniz ticareti denetimi: 1929 sayılı karar kapsamında, BM üyesi ülkelere İran’a ve İran’dan yapılan sevkiyatları denetleme ve el koyma yetkisi veriliyor. Bu da İran gemilerine müdahaleleri mümkün kılıyor. YAPTIRIMLARIN DEVREYE GİRMESİ PİYASAYI SARSTI BM yaptırımlarının devreye girmesi sonrası İran tümeni rekor düşük seviyeye geriledi ve zaten kötü olan ekonomide sıkıntıların derinleşeceği endişesi arttı. İngiltere, Fransa ve Almanya'nın ABD'nin tek taraflı çekilmesinden sonra uygulanmayan 2015'teki nükleer anlaşmada yer verilen ve "snapback" olarak adlandırılan, İran'a anlaşmayı ihlal ettiği gerekçesiyle BM yaptırımlarını yeniden getirme imkanına sahip mekanizmayı 28 Ağustos'ta işletme kararı almıştı. Bunun ardındaki yaklaşık bir aylık süreçte döviz ve altın kurlarında ciddi yükseliş görüldü. İran'da ağustos boyunca dolar kuru 93 bin tümen seviyelerindeydi. Ülkede serbest döviz piyasasını izleyen "pashizi.com"a göre, serbest piyasada doların satış kuru bugün 110 bin tümene ulaştı. BM yaptırımlarının uygulanmasının ardından Meclis, bu sabah kapalı oturum düzenledi. Açıklamada, İranlı vatandaşların geçim zorluklarının ele alındığı bildirildi. Meclis Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf, oturumda "önemli kararlar alındığını" söyledi ancak ayrıntı vermedi. Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi ise BM yaptırımlarının geri getirilmesi halinde görecekleri ekonomik zararın abartıldığını savunarak, "Bunun gerçekleşmesi durumunda bize hiçbir zarar veya hasar vermeyeceğini söylemiyorum. Özellikle ekonomik alanda, miktarı az da olsa bir miktar zarar verebilir." dedi. İRAN’IN TEPKİSİ VE MUHTEMEL ADIMLAR İran Dışişleri Bakanlığı, yaptırımları “hukuksuz, temelsiz ve provokatif” olarak nitelendirdi. İranlı yetkililer, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) ile 9 Eylül’de imzalanan işbirliği anlaşmasının da geçersiz hale geldiğini belirtiyor. İran Meclisi de BM yaptırımlarının devreye girmesi halinde ülkeyi Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'ndan (NPT) çekecek bir karar hazırlandığını duyurdu. İran Meclisi Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Üyesi İsmail Kevseri, NPT'den çekilme konusunun mecliste görüşülerek karara bağlanacağını ve bu konuda büyük ölçüde sonuca varıldığını duyurdu. Kevseri ayrıca, nükleer bomba üretilmesini teklif eden kararın da daha sonra inceleceğini söyledi. Buna rağmen İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan dahil hükümet yetkilileri, İran'ın NPT'den çıkması teklifine sıcak bakmadığını birçok kez dile getirdi. Meclis Başkanı Kalibaf da snapback mekanizmasının işletilmesini "hukuka aykırı" kabul ettiklerini belirterek, "Bu kararlar uyarınca İran'a karşı hareket eden herhangi bir ülke, ciddi ve karşılıklı tepkiyle karşılaşacaktır. E3 de bizim tepkimizi görecektir. İran, kendisini bu yasa dışı kararlara bağlı görmüyor." ifadelerini kullandı.

Yunan medyası: Trump Erdoğan'ı kendisine eşit muhatap olarak görüyor Haber

Yunan medyası: Trump Erdoğan'ı kendisine eşit muhatap olarak görüyor

Yunanistan'ın en çok okunan haber sitelerinden biri olan "in.gr'da" yayınlanan "Erdoğan'ın Trump'ın yanındaki fotoğrafı ve (Yunanistan Başbakanı Kiryakos) Miçotakis'in 'hayat böyle işte'si" başlıklı haberde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın BM Genel Kurulu'ndaki temasları ve Türkiye'nin uluslararası diplomasideki önemi ele alındı. "TRUMP ERDOĞAN'I KENDİSİNE EŞİT MUHATAP OLARAK GÖRÜYOR" BM Genel Kurulu marjında düzenlenen Gazze konulu toplantıda Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump'ın yan yana çekilmiş fotoğrafına işaret edilen haberde, "Trump Erdoğan'ı kendisine eşit muhatap olarak görürken Atina, Miçotakis'in üstünlük gösterme isteğiyle kendi ulusal söylemini arıyor." ifadesi yer aldı. Fotoğrafta Erdoğan'ın, masanın başında Trump'la birlikte, Trump'ın sağında yer almasının Erdoğan'ı Trump'a denk ya da en azından diğerlerinin arasında "öncelikli" hale getirdiği belirtilen haberde, bu fotoğrafın Ankara'nın uluslararası diplomasi masasındaki rolünü de gözler önüne serdiği belirtildi. Türkiye için önemli olanın bugünkü Erdoğan-Trump görüşmesi olduğu belirtilen haberde, "Erdoğan artık uluslararası diplomasi masalarında Washington'ın son derece önemli bir muhatabı." değerlendirmesinde bulunuldu. Haberde, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Washington'a milyarlarca dolarlık anlaşmalarla gitmesinin dengeleri Türkiye lehine değiştirdiği ifade edilerek, "Birçok insan merak ediyor, Yunanistan Başbakanı, Gazze gibi böylesi önemli bir konu için yapılan toplantıda ABD Başkanı'nın yanında böylesi bir fotoğraf edinebilir miydi?" ifadesi kullanıldı.

Bunun adı tutuklanma korkusu! Netanyahu, ABD'ye farklı rotadan uçtu Haber

Bunun adı tutuklanma korkusu! Netanyahu, ABD'ye farklı rotadan uçtu

Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) kararının ardından tutuklanma endişesi taşıyan ve Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'na katılmak için ABD'ye giden İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu taşıyan uçak farklı bir rota izledi. Netanyahu, BM Genel Kurulu'na katılmak için gece saatlerinde Tel Aviv'den ABD'ye hareket etti. New York'a hareketinden önce havalimanında açıklama yapan Netanyahu, yarın BM Genel Kurulu'ndaki konuşmasında Filistin Devleti'ni tanıyan ülkeleri eleştiren bir konuşma yapacağını belirtti. AVRUPA ÜZERİNDEN GEÇMEDİ Netanyahu, 29 Eylül'de ABD Başkanı Donald Trump ile yapacağı görüşmede de Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılara yönelik Tel Aviv'in "hedeflerini" görüşeceklerini ifade etti. Öte yandan New York'a doğru hareket eden Netanyahu'nun uçağının normal rota yerine farklı bir rota izlemesi dikkati çekti. "Flight Radar" sitesindeki haritaya göre, Netanyahu'yu taşıyan uçak Avrupa üzerinden New York'a gitmek yerine Akdeniz'i boydan boya geçti. Yunanistan ve İtalya hava sahasını kullanan uçağın Fransa hava sahasına girmediği görüldü. İsrail basını, UCM'nin Netanyahu hakkında tutuklama kararı nedeniyle uçağın bu rotayı izlediğini yazdı. UCM, Gazze Şeridi'nde işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan dolayı 21 Kasım'da Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emri çıkarmıştı.

Zelenski’den Putin'e yeşil ışık Haber

Zelenski’den Putin'e yeşil ışık

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, savaşın sona erdirilmesi için Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile masaya oturmaya hazır olduğunu duyurdu. Zelenski, New York’ta düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) 80. Genel Kurulu kapsamında kritik temaslarda bulundu. ZELENSKİ’DEN “LİDERLER DÜZEYİNDE GÖRÜŞME” MESAJI Telegram hesabından yaptığı paylaşımda İsviçre Konfederasyonu Başkanı Karin Keller-Sutter ile görüştüğünü açıklayan Zelenski, savaşın sonlandırılmasına yönelik olası adımları ele aldıklarını belirtti. Ukrayna lideri, “Rus tarafıyla liderler düzeyinde görüşmeye hazırım. İsviçre’nin ev sahipliği yapma teklifini takdir ediyoruz. Ancak şu ana kadar Rusya’nın savaşı bitirmek istediğine dair herhangi bir işaret görmedik.” ifadelerini kullandı. TRUMP İLE KRİTİK GÖRÜŞME Zelenski, BM Genel Kurulu marjında ABD Başkanı Donald Trump ile de bir araya geldi. Basına açık yapılan görüşmede Trump, ABD’nin Ukrayna’ya verdiği desteği yineleyerek, Avrupa ülkelerinin Rusya’dan petrol ve doğal gaz alımına son vermesi gerektiğini vurguladı. Trump, “Ukrayna’nın verdiği mücadeleye büyük saygı duyuyoruz.” dedi. DAHA SERT YAPTIRIM ÇAĞRISI Zelenski ise Trump’a teşekkür ederek, ABD ve Avrupa’nın Moskova’ya karşı daha güçlü yaptırımlar uygulaması gerektiğini söyledi. Ayrıca, Avrupa’nın enerji bağımlılığını sonlandırmasının savaşın gidişatında kritik rol oynayacağını ifade etti.

Trump yürüyen merdivende mahsur kaldı! Haber

Trump yürüyen merdivende mahsur kaldı!

BM Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric, ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) binasına girişinde yürüyen merdivenlerin aniden durmasına ABD delegasyonundan kameramanın neden olmuş olabileceğini açıkladı. BM Sözcüsü Stephane Dujarric, Trump ile eşi Melania Trump'ın binaya girişinde BM çalışanlarının kasıtlı olarak yürüyen merdiveni durdurduğuna ilişkin iddiaların ardından konuya ilişkin yazılı açıklama yaptı. Dujarric, Trump'ın sabah saatlerinde eşi ve heyetiyle BM Genel Merkezi'ne geldiğini ve binaya girdikleri sırada ABD delegasyonundan bir kameramanın görüntü almak amacıyla yürüyen merdivenlerde geri geri yürüdüğünü kaydetti. "Makinenin merkezi işlem biriminden alınan kayıtlar da dahil olmak üzere yapılan inceleme, yürüyen merdivenin üst kısmındaki tarak basamağında bulunan güvenlik mekanizmasının devreye girmesi sonucu durduğunu ortaya koydu." ifadesini kullanan Dujarric, kameramanın bu fonksiyonu istemeden tetiklemiş olabileceğini belirtti. ARIZANIN KASITLI OLABİLECEĞİ İDDİASI Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, olayın ardından ABD merkezli X şirketinin sosyal medya platformundan yaptığı açıklamada, "Eğer BM'de birisi, Başkan ve First Lady yürüyen merdivene adım atarken kasıtlı olarak onu durdurduysa, bu kişi derhal işten çıkarılmalı ve soruşturulmalıdır." ifadesini kullanmıştı. Leavitt, The Times gazetesinin pazar günü bu konuyu haber yaptığını ve bunun kasıtlı bir eylem olabileceğini ima etmişti. The Times'ın haberinde, BM'deki bazı görevlilerin, fonları kesen Trump yürüyen merdivene geldiğinde, merdiveni bilerek durdurup "BM'nin parası bitti" mesajı vermek için kendi aralarında şakalaştıkları öne sürülmüştü.

Cumhurbaşkanı Erdoğan BM'ye Gazze'deki dramı fotoğraflarla anlattı: İşte hikayeleri Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan BM'ye Gazze'deki dramı fotoğraflarla anlattı: İşte hikayeleri

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'nin New York şehrinde yapılan Birleşmiş Milletler (BM) 80. Genel Kurulu'na hitap etti. Hitabında, önceki senelerde katıldığı toplantılarda olduğu gibi bu sene de dünyanın dikkatini Gazze'de yaşanan soykırıma çeken Erdoğan, İsrail'in yaptığı soykırımı fotoğraflar ile belgeledi. Gazze'de ölen sivillerin sayısının 65 bini geçtiğini belirten Erdoğan, Ali Jadallah tarafından 22 Temmuz 2025'te çekilen, "Gazze'de açlıkla mücadele eden Filistinlilere, yemek dağıtıldı" başlıklı fotoğrafı gösterdi. *AA fotomuhabiri Ali Jadallah tarafından 22 Temmuz 2025'te çekilen, "Gazze'de açlıkla mücadele eden Filistinlilere, yemek dağıtıldı" başlıklı fotoğraf. "GAZZE'DE İNSANLIK İÇİN BU UTANÇ MANZARASI 23 AYDIR DEVAM EDİYOR" Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Lütfen hepimiz, elimizi vicdanımıza koyup cevap verelim. 2025 yılında şöyle bir gaddarlığın makul bir sebebi olabilir mi? Fakat, Gazze'de insanlık için bu utanç manzarası, 23 aydır her gün tekerrür ediyor." dedi. *AA fotomuhabiri Abdallah F.s. Alattar tarafından çekilen ve 26 Temmuz 2025'te yayımlanan, "Gazze'de açlık ve yetersiz beslenme can almaya devam ediyor" başlıklı fotoğraf "BU İNSANLIĞIN DİP NOKTASIDIR" İkinci olarak, Abdallah F.s. Alattar tarafından çekilen ve 26 Temmuz 2025'te yayımlanan, "Gazze'de açlık ve yetersiz beslenme can almaya devam ediyor" başlıklı fotoğrafı gösteren Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: "Burada, Amerika’da, Avrupa'da, dünyanın her yerinde, bir çocuğun eline küçük bir diken batsa, anne babaların yüreği yanıyor; ama Gazze'de, çocukların elleri, kolları, bacakları anestezi yapılmadan ampute ediliyor. Kimse kusura bakmasın ama bu insanlığın dip noktasıdır. İnsanlık tarihi, son bir asırda, böyle bir vahşet görmemiştir." *Dawoud Abo Alkas tarafından 31 Mayıs 2024'te çekilen "İsrail askerleri, Gazze'nin kuzeyindeki Cibaliya'da ağır yıkım bırakarak çekildi" başlıklı fotoğraf "TOPLU-KIYIM POLİTİKASI" Konuşmasında, Dawoud Abo Alkas tarafından 31 Mayıs 2024'te çekilen "İsrail askerleri, Gazze'nin kuzeyindeki Cibaliya'da ağır yıkım bırakarak çekildi" başlıklı fotoğrafa da yer veren Erdoğan, Gazze'deki yıkımı gözler önüne seren fotoğrafla ilgili şunları söyledi: "Şimdi size soruyorum, elimdeki şu fotoğrafın güvenlik arayışıyla ne ilgisi var? Bunun adı 'canlıya düşmanlık, hayata düşmanlık' değil midir? Bu kürsüden açık açık ifade ediyorum: Gazze’de bir savaş yoktur. Gazze'de iki taraftan söz edilemez. Gazze'de, bir yanda elinde en modern, en öldürücü silahlar olan düzenli ordu, diğer tarafta ise masum siviller, masum çocuklar vardır. Bu, terörle mücadele değildir. Bu, 7 Ekim olayı öne sürülerek yürütülen bir işgal, tehcir, sürgün, soykırım, daha doğrusu bir toplu-kıyım politikasıdır."

New York BM için teyakkuzda Haber

New York BM için teyakkuzda

ABD’ye bu hafta 80. BM Genel Kurulu görüşmeleri için 200’e yakın devlet ve hükümet başkanı, yüzlerce bakan ve binlerce diplomat ile gazeteci ve sivil toplum temsilcisi geliyor. New York, bu kapsamda olağanüstü güvenlik önlemleri ile dikkat çekiyor. EN ÜST DÜZEY GÜVENLİK ÖNLEMLERİ BM Genel Kurulu, ABD’de başkan yemin törenleriyle aynı güvenlik seviyesinde değerlendiriliyor ve “Ulusal Özel Güvenlik Etkinliği” olarak sınıflandırılıyor. New York’taki Gizli Servis, etkinliği “yılın en büyük ve karmaşık güvenlik operasyonu” olarak tanımlıyor. BİNLERCE POLİS VE GÜVENLİK GÖREVLİSİ GÖREVDE Manhattan’da özellikle BM binası çevresinde, NYPD’ye bağlı binlerce polis görev yaparken, ABD Gizli Servisi de devlet başkanlarının güvenliğini sağlamak için yoğun mesai yürütüyor. FBI, BM polisi ve federal güvenlik unsurları da hafta boyunca sahada olacak. Yetkililer, K-9 köpekleri, zırhlı araçlar, helikopterler ve insansız hava araçlarıyla birlikte Hudson Nehri üzerinden polis botlarının da görevde olduğunu açıkladı. TRAFİK VE SOKAK GÜVENLİĞİ ÖNLEMLERİ BM binası çevresi tamamen trafiğe kapatılırken, Manhattan’ın orta doğu kesiminde kalan 1. Cadde yalnızca ikamet edenler ve geçiş kartı sahipleri için açık tutuluyor. NYPD, bazı ana yolları da kısmen veya tamamen trafiğe kapatarak güvenlik önlemlerini artırdı. GÖSTERİ VE PROTESTOLARA HAZIRLIK Genel Kurul haftasında sivil toplum kuruluşları ve aktivist gruplar BM çevresinde protesto gösterileri düzenliyor. Bu yıl İsrail’in Gazze’deki saldırıları ve soykırım politikaları protesto edilecek. New York polisi, gösteriler için de özel güvenlik tedbirleri aldı.

Emine Erdoğan’dan BM’de aile vurgusu: “Aile insanlığın yarınıdır” Haber

Emine Erdoğan’dan BM’de aile vurgusu: “Aile insanlığın yarınıdır”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi ve BM Sıfır Atık Yüksek Düzeyli Şahsiyetler Danışma Kurulu Başkanı Emine Erdoğan, Birleşmiş Milletler 80. Genel Kurulu kapsamında düzenlenen “Birlikte Daha İyiye: Aileden Başlayan Küresel Dayanışma” temalı etkinlikte konuştu. Aile kurumunun küresel krizler karşısında dönüştürücü bir güç olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, BM çatısı altında aileyi güçlendirmeye yönelik özel bir yapı kurulması çağrısında bulundu. Erdoğan, “Birleşmiş Milletler bünyesinde, ailenin güçlendirilmesine dair çalışmaları koordine edecek özel bir yapının kurulması hedeflenmelidir. Çünkü ailenin yapısı ve niteliği, insanlığı bekleyen yarınların habercisidir" cümleleriyle dikkat çekti. AİLE KÜRESEL POLİTİKANIN MERKEZİNE ALINMALI Etkinlikteki konuşmasında, aile kurumunun yalnızca bireysel değil, toplumsal ve küresel düzeyde de iyileştirici bir rol oynadığını vurgulayan Emine Erdoğan, BM'nin aile konusunu bir politika başlığı haline getirmesi gerektiğini ifade etti: Etkinliğe; Türkiye Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Katar Sosyal Kalkınma ve Aile Bakanı Buthaina bint Ali Al Jabr Al Nuaimi, Macaristan Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanı Peter Szijjarto, Sierra Leone Cinsiyet ve Çocuk İşleri Bakanı Isata Mahoi, Somali Aile Bakanı Khadija Al-Makhzoumi, Nijerya Kadın İşleri Bakanı Imaan Sulaiman Ibrahim, Sırbistan Kadın-Erkek Eşitliği, Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi ile Kadınların Ekonomik ve Siyasi Güçlenmesinden Sorumlu Bakanı Tatjana Macura, Birleşmiş Milletler nezdinde Rusya Federasyonu Daimi Temsilcisi Yardımcısı Maria Zabolotskaya ile ABD Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı Özel Danışmanı Bethany Kozma katıldı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın tanıtım videosuyla başlayan programda konuşan Emine Erdoğan, BM 80. Genel Kurulu vesilesiyle programa katılan isimlerle bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. İnsanlığın en temel ve kutsal yapı taşı olan aile üzerine konuşmak için bir araya gelindiğini vurgulayan Erdoğan, bu anlamlı buluşmanın aile kurumunu koruma yolunda küresel ölçekte atılacak adımlara ilham vermesini temenni etti. Dijitalleşmenin, günümüzde aile içi ilişkileri şekillendiren en güçlü faktörlerden biri haline geldiğini vurgulayan Emine Erdoğan, aile bireylerinin aynı evde olsa bile kendi ekranları ardında farklı dünyalar kurarak birbirlerinden giderek kopmaya başladığını ifade etti. Çocukların günlük 6 saatten fazla ekran karşısında vakit geçirmesinin, onları ideolojik manipülasyon ve istismar risklerine açık hale getirdiğine dikkat çeken Erdoğan, bu gerçeklik karşısında aile odaklı politikaların güçlendirilmesinin artık bir tercih değil, kaçınılmaz bir zorunluluk olduğunu belirtti. TOPLUMLARIN KADERİ İLE AİLE KURUMUNUN ZAYIFLIĞI ARASINDA İLİŞKİ VARDIR Boşanma oranlarının yükseldiğini, evlenme yaşının giderek ileriye kaydığını ve doğum sayılarının azaldığını ifade eden Emine Erdoğan, “Modern yaşamın çalışma koşulları, kadınlara annelik ve aile hayatındaki rollerini destekleyecek yeterli alternatifler sunmuyor. Yapılan araştırmalara göre, 1950 yılında dünya genelinde kadın başına ortalama doğurganlık hızı yaklaşık 5 iken, bu rakam 2021’de 2,3’e gerilemiştir. 2050 yılında ise bu oranın 2,1’e düşmesi beklenmektedir. Dünyamız hızla yaşlanıyor ve yalnızlaşıyor. Bu durum sadece nüfusla ilgili bir sorun değil, aynı zamanda medeniyetimizin ve sürdürülebilirliğimizin de kritik bir meselesidir. Tüm bu veriler bize açıkça göstermektedir ki, aile odaklı politikaların güçlendirilmesi artık bir tercih değil, zorunluluktur. Çünkü toplumların kaderi ile aile kurumunun gücü ya da zayıflığı arasında doğrudan bir ilişki vardır" önerileriyle dikkat çekti. Emine Erdoğan, boşanma oranlarının artıp evlenme yaşının yükseldiğine, doğum sayılarının ise azaldığına dikkat çekti. Modern hayatın çalışma koşullarının kadınlara annelik ve aile hayatını destekleyecek imkânlar sunmadığını belirtti. Dünya genelinde doğurganlık hızının düşüşüne vurgu yaparak, bu durumun sadece nüfus sorunu değil, aynı zamanda medeniyet ve sürdürülebilirlik meselesi olduğunu ifade etti. Erdoğan, bu gerçekler ışığında aile odaklı politikaların güçlendirilmesinin artık bir tercih değil, zorunluluk olduğunu vurgulayarak konuşmalarını sonlandırdı. Emine Erdoğan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına, BM Aile Dostları Grubu'na, etkinliğin eş-sunucu ülkelerine ve tüm paydaşlara program için teşekkür etti.

Onlarca ülke Gazze için tek ses! BM'de İsrail'e büyük tepki Haber

Onlarca ülke Gazze için tek ses! BM'de İsrail'e büyük tepki

Fransa ve Suudi Arabistan öncülüğünde, Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde Filistin Meselesine Çözüm Bulunması ve İki Devletli Çözümün Hayata Geçirilmesi Konulu Yüksek Düzeyli Uluslararası Konferans gerçekleştirildi. JAPONYA Japonya Dışişleri Bakanı İvaya Takeşi, İsrail'in Gazze'ye yönelik tüm tek taraflı uygulamalarına derhal son vermesi çağrısında bulundu. İvaya, Fransa ve Suudi Arabistan öncülüğünde düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde Filistin Meselesine Çözüm Bulunması ve İki Devletli Çözümün Hayata Geçirilmesi Konulu Yüksek Düzeyli Uluslararası Konferans'ta konuştu. İşgal altındaki Batı Şeria'daki yasa dışı yerleşimlerin genişlemesi ve ilhak yönündeki adımların "kesinlikle kabul edilemez" olduğunu belirten İvaya, "Japonya bu eylemleri güçlü şekilde kınıyor ve İsrail'e tüm tek taraflı uygulamalara derhal son vermesi çağrısında bulunuyor." dedi. İvaya, Hamas'ın da rehineleri serbest bırakması ve silahsızlanması gerektiğini belirtti. Japonya'nın her zaman iki devletli çözümü desteklediğini yineleyen İvaya, "Benim ülkem için Filistin devletinin tanınması bir ‘olup olmama’ meselesi değil, ‘zaman’ meselesidir." ifadesini kullandı. İvaya, Norveç ile birlikte Filistin'in ekonomik sürdürülebilirliğine ilişkin çalışma grubuna eş başkanlık ettiklerini ve bu çerçevede BM üyesi ülkeler ile uluslararası kuruluşlarla yapıcı görüşmeler gerçekleştirdiklerini söyledi. Filistin yönetiminin karşı karşıya olduğu mali zorlukların ivedilikle ele alınması gerektiğini kaydeden İvaya, Gazze'deki mevcut durumun "son derece ciddi ve kaygı verici bir noktaya ulaştığına" dikkati çekti. İvaya, Japonya'nın bölgedeki gelişmeleri yakından izleyerek daha kapsamlı bir değerlendirme yürütmeye devam edeceğini vurgulayarak, İsrail'in iki devletli çözüm yolunu tıkayacak adımlar atması halinde ise Tokyo'nun "yeni tedbirler uygulamak zorunda kalacağını" sözlerine ekledi. SLOVENYA Slovenya Dışişleri Bakanı Tanja Fajon, ortak mutabakatla kabul edilmiş ve sürdürülebilir iki devletli çözümün bölgede barışın sağlanması için tek geçerli yol olduğunu vurgulayarak, "Barış, reformların yanı sıra uluslararası desteğe de ihtiyaç duyan meşru ve yetkin bir Filistin yönetimi olmadan var olamaz." ifadesini kullandı. İsrail'in Gazze'deki saldırılarına değinen Fajon, şunları kaydetti: Gazze'de açlıktan ölen çocukların korkunç görüntüleri, kasıtlı tercihlerin sonucudur. Bu insan eliyle yaratılmış bir felakettir. Gazze, uluslararası hukukun soykırım olarak tanımladığı şeyi yaşıyor. Bu durum, kelimelerde netlik ve eylemde aciliyet gerektiriyor. Gücün hukukun yerine geçtiği yerde güvenlik değil, istikrarsızlık ve nesiller boyu radikalleşme doğar. Fajon, hukukun güçlüye de zayıfa da eşit şekilde uygulanması konusunda ısrar ettiklerini ve geçen yıl bu kapsamda Filistin Devleti'ni tanıdıklarını söyledi. Kalıcı ateşkes, rehinelerin serbest bırakılması ve tüm sivillerin korunması çağrısında bulunduklarını belirten Fajon, sözlerini şöyle tamamladı: İnsani yardımın Gazze'ye ulaşması gerektiğinde ısrar ediyoruz. Dönüm noktasındayız, tarih tereddütlere karşı nazik olmayacak. Tarih, zor gerçeklerden kaçan konuşmaları hatırlamayacak. Tarih, soykırım yaşanırken sessiz kalanları ise açıkça hatırlayacak. Bu konferans, sadece yankı odası olarak değil, uluslararası toplumun nihayet kelimelerden sonuçlara geçtiği yer olarak hatırlansın. ALMANYA Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul, Almanya'nın, Filistin ile İsrail arasındaki çatışmalarda iki devletli bir çözümden yana olduğunu belirterek, "İsrail ile barış ve güvenlik içinde yan yana var olan bağımsız, demokratik ve yaşayabilir bir Filistin Devleti, uluslararası hukuka uygun, müzakere yoluyla ulaşılan ve şu ana kadar ikna edici bir alternatifi olmayan iki devletli bir çözümdür." diye konuştu. Wadephul, iki devletli çözümün her zamankinden daha uzak göründüğünün farkında olduklarını ifade ederek, "Şu anda bu çözümü daha da ulaşılmaz hale getirmek için adımlar atıldığının da farkındayız. Bugün buradayız çünkü daha iyi bir gelecek olabileceğine inanıyoruz." dedi. Ülkesinin bu konuda üç ilkeye bağlı kaldığına işaret eden Wadephul, "Birincisi, her iki tarafın mutabakatı olmadan 1967 sınırlarında yapılan hiçbir değişikliği tanımıyoruz ve tanımayacağız. İkincisi, işgal altındaki topraklardaki İsrail'in yerleşimlerini hukuka aykırı ve barışın önünde ciddi bir engel olarak görüyoruz. Üçüncüsü, Uluslararası Adalet Divanı'nın 19 Temmuz 2024 tarihli danışma görüşüne saygı duyuyor ve bu görüşün hükümlerine uygun hareket ediyoruz." ifadelerini kullandı. Wadephul, Almanya'nın İsrail'in varlığına her zaman derin bir bağlılık duyacağını sözlerine ekledi. HOLLANDA VE DANİMARKA Hollanda Dışişleri Bakanı David van Weel, Gazze'deki "korkunç savaşın" sona ermesi ve işgal altındaki Batı Şeria'daki endişe verici gidişatın tersine çevrilmesi gerektiğini kaydederek, Hollanda'nın ulusal ve Avrupa düzeyinde attığı adımlarla İsrail'in rotasını değiştirmeye çalıştığını söyledi. Van Weel, Filistin toprakları üzerinde tam kontrol sahibi, meşru ve demokratik bir Filistin yönetiminin "yaşanabilir bir Filistin"in kurulması için hayati önem taşıdığını dile getirdi. Hamas'ın gelecekteki Filistin yönetiminde rolü olmaması, esirleri serbest bırakması ve silahsızlanması gerektiğini savunan van Weel, aynı zamanda olası bir çözümün "İsrail'in güvenliğini garanti etmesi gerektiğini" belirtti. Van Weel, "Hollanda, şimdi başlaması gereken siyasi sürecin bir parçası olarak, daha sonraki bir aşamada Filistin Devleti'ni tanıyacaktır." dedi. Danimarka Dışişleri Bakanı Lars Lokke Rasmussen de konuşmasında, "Gazze'deki savaş dayanılmaz boyutlarda bir insani felakete yol açmış ve İsrail askeri saldırılarını genişletmektedir. Bu durumun derhal sona ermesi gerekmektedir. İsrail şimdi rotasını değiştirmelidir." ifadelerini kullandı. İki devletli çözümün, İsrail'in yasadışı yerleşimlerin genişletilmesine karşı çıkması ve Gazze ile Batı Şeria'yı ilhak etme tehditleri nedeniyle zorluklarla karşı karşıya olduğunu belirten Rasmussen, Filistin Devleti'nin tanınmasının "anahtarının artık İsrail hükümetinin değil, Filistinlilerin elinde olması" gerektiğini söyledi. Rasmussen, "Danimarka, belirli koşullar sağlandığında Filistin'i bir devlet olarak tanımaya hazırdır: İsrailli rehineler serbest bırakıldığında, Hamas silahsızlandırıldığında ve Gazze'de artık rol oynamadığında, Filistin Yönetimi'nin reform gündeminde daha fazla ilerleme kaydedildiğinde ve gelecekteki Filistin devletinin silahsızlandırılacağından emin olunduğunda." diye konuştu. İTALYA İtalya Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Antonio Tajani, konferansın önemli bir zamanda yapıldığını ifade ederek, "Gazze'deki insani durum felaket. İtalya'nın tutumu nettir: Gazze Şeridi'nin işgaline ve halkının yerinden edilmesine karşıyız." dedi. İtalya olarak İsrail’in Katar’ın başkenti Doha’daki Hamas müzakere heyetini hedef alan saldırısını kınadıklarını dile getiren Tajani, Katar’ı ateşkese ulaşmak için Mısır ve ABD ile birlikte arabuluculuk yapma yönündeki kritik çabalara devam etmeleri konusunda teşvik ettiklerini ifade etti. Bakan Tajani, İsrail hükümetinin işgal altındaki Batı Şeria'daki yerleşim yerlerini genişletme kararlarını da kınadıklarını söyledi. Tajani, Filistin halkının bir devlet kurma hayalini güçlü şekilde desteklediklerini öne sürerken, "Filistinliler ve İsrailliler ile barışçıl bir arada yaşamayı içeren iki devletli çözümler için çok çalışacağız. Bu, barışın geleceğini garanti altına alacak tek çözümdür." diye konuştu. New York'tan gelen mesajın açık olduğunu belirten Tajani, "İsrail bombalamayı durdursun, Hamas esirleri derhal serbest bıraksın.” ifadesini kullandı. Tajani, İtalya'nın Filistin halkına binlerce ton yardım sağladığını, ayrıca Filistinli çocukları tedavi için İtalya'da ağırladıklarını sözlerine ekledi. KATAR, BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ VE CEZAYİR Katar Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Sultan Saad el-Murayhi, konferansın "Filistin sorununun çözüm sürecinde tarihi bir öneme sahip" olduğunu söyledi. Uluslararası düzeydeki bu hareketliliğin iki bağlamda gerçekleştiğini kaydeden Murayhi, "Birincisi, Filistin halkının onlarca yıldır gördüğü zulmü, topraklarının işgal edilmesini ve aleyhinde işlenen tüm suçları sona erdirmeye dönük tarihi bağlam. İkincisi, işgal altındaki Filistin topraklarının durumu, yani Gazze Şeridi'nin harabeye dönmesi ve İsrail'in Batı Şeria'ya yönelik artan şiddeti." diye konuştu. Murayhi, İsrail'in sorumsuzca tavırlarıyla gerilimi tırmandırdığını ve uluslararası hukuku açıkça ihlal ederek (9 Eylül'de) Katar da dahil olmak üzere bölgedeki birçok ülkeyi hedef aldığını kaydetti. BAE Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Halife Şahin el-Marar, Filistin Devleti'nin tanınmasını memnuniyetle karşıladıklarını belirterek, henüz bu adımı atmamış devletlere de Filistin'i tanıma çağrısı yaptı. El-Marar, Gazze Şeridi'nde yaşanan tehlikeli gelişmeler ile İsrail'in Batı Şeria'yı ilhak etme yönündeki tehditleri ve diğer ihlaller göz önüne alındığında Gazze'de ateşkesin sağlanması gerektiğine dikkati çekerek, Mısır, Katar ve ABD'nin arabuluculuğunun desteklenmesinin önemini vurguladı. El-Marar, BM Güvenlik Konseyi'nin "İsrail'i caydırma ve ihlallerini durdurma sorumluluğunu üstlenmesi" çağrısını yineledi. Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Attaf ise Filistin Devleti'ni kurmak için fiili adımlar atmanın ve İsrail'in Filistinlileri topraklarından çıkarma planlarına diplomatik, hukuki ve ekonomik yollarla karşı koymanın zamanı geldiğini söyledi. BREZİLYA Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva, 50 binden fazla çocuğun sakat bırakılmasını hiçbir şeyin haklı çıkaramayacağını vurgulayak, "Gazze'de olanlar bir halkın yok edilmesinin ötesinde, ulus olma hayallerini de yıkıyor." ifadesini kullandı. Lula da Silva, İsrail'in olduğu kadar Filistin'in de var olma hakkına işaret ederek, "Bir devlet, toprak, nüfus ve hükümet üzerine kuruludur. Filistin örneğinde bu unsurlar aşındırılmıştır ve bu durum yasa dışı işgalde kendini göstermektedir. BM, tarihi sorumluluğunu yerine getirmeli. Soykırımın durması için Güney Afrika'nın uluslararası ceza mahkemesine açtığı davaya dahil olduk. Soykırımdan daha uygun bir kelime yok." diye konuştu. Lula da Silva, BM Genel Kurulu’nun yetkilerinin genişletilmesi gerektiğini belirterek, Güvenlik Konseyi’ndeki "veto zulmüne" son verilmesinin zamanının geldiğini söyledi. Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkının garanti altına alınmasının adaletin bir gereği olduğunu savunan Lula da Silva, Filistin ulusal otoritesinin güçlendirilmesi gerektiğine dikkati çekti. Lula da Silva, ülkesinin İsrail'e silah ihracatını askıya aldığını hatırlatarak, şunları kaydetti: "Filistin devletini tanıyan tüm ülkeleri selamlıyoruz. Tıpkı Brezilya’nın 2010’da Filistin’i tanıması gibi, artık BM’de 193 üye ülke arasında çoğunluğu temsil ediyoruz. Filistin Devleti'nin hayata geçmesi için somut adımlar atmak gerekiyor, çünkü bu dengesizlik sürdükçe gerçek bir diyalog kurulamıyor."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.