Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), yılın son Merkez Bankası faiz kararı öncesinde yayımladığı Para Politikası Değerlendirme Notu’nda, enflasyon görünümü ve beklentilerindeki belirsizliğe dikkat çekti. TEPAV, Türkiye’nin Ekim 2025 itibarıyla aylık yüzde 2,55’lik enflasyonla G20’de ilk sırada bulunduğunu, yıllık enflasyonda ise Arjantin’i geride bırakarak OECD ülkeleri arasında en yüksek enflasyona sahip ülke konumunu sürdürdüğünü hatırlattı.
ENFLASYON BEKLENTİLERİNDE KOPUKLUK GÜVEN SORUNU YARATIYOR
Resmi hedef olan 2026 yıl sonu yüzde 16’ya karşılık, piyasa beklentisi yüzde 23,2, reel sektörün öngörüsü ise yüzde 35,7 seviyesinde. Bu farkın, para politikasının güvenilirliğinin aşındığını gösterdiği belirtildi. Mart ayından bu yana yaşanan siyasi gelişmeler ile küresel ticarette artan korumacılık da belirsizlikleri derinleştiriyor. Bu koşullarda risk priminin kalıcı biçimde düşürülememesi halinde makroekonomik istikrarın sağlanmasının daha da güçleşeceği uyarısı yapıldı.
TEPAV’DAN İKİ POLİTİKA SENARYOSU
TEPAV Para Politikası Çalışma Grubu, belirsizliği azaltmak için iki seçenek sundu:
Hedef yüzde 16’da korunursa: Politika faizinin mevcut seviyede sabit tutulması önerildi. Faiz indirimlerinin hedefle uyumsuz olması halinde para politikasının bütünlüğünü zedeleyeceği ifade edildi. Hedef yüzde 20–25’e revize edilirse: 200 baz puanlık bir faiz indirimi hedefle uyumlu ve rasyonel bir seçenek olarak görülüyor.
ENFLASYONLA MÜCADELEDE ÇOK BOYUTLU YAKLAŞIM GEREKİYOR
Notta, enflasyonla mücadelede para politikasının tek başına yeterli olmadığı vurgulandı. Maliye politikasının dezenflasyonu desteklemesi, bütçe açığını azaltıcı yapısal adımların atılması ve yönetilen fiyatların daha öngörülebilir hale getirilmesi gerektiği ifade edildi.