İşgal altındaki Doğu Kudüs’te bulunan Mescid-i Aksa, Yahudi takvimine göre kutlanan Hanuka Bayramı vesilesiyle fanatik Yahudi grupların yoğun baskınlarına sahne oluyor. Filistin resmi haber ajansı WAFA’nın aktardığı verilere göre, bayramı gerekçe gösteren onlarca fanatik Yahudi, İsrail polisinin geniş güvenlik önlemleri altında külliyenin avlusuna girerek Talmudik ayinler düzenledi. 14 Aralık Pazar günü başlayan ve bir hafta sürecek olan "Işık Bayramı" süresince bu tür kışkırtıcı eylemlerin artış gösterdiği bildiriliyor.
Sosyal medya platformlarına yansıyan görüntülerde, Mescid-i Aksa’nın kutsiyetini ihlal eden grupların polis koruması eşliğinde avluda dans ettikleri ve dini ritüeller gerçekleştirdikleri açıkça görülüyor. Müslümanların ilk kıblesi olan bu kutsal mekanda yaşanan olaylar, bölgedeki tansiyonu zirveye taşırken uluslararası kamuoyunda da endişeyle takip ediliyor.
TARİHİ STATÜKO VE VAKIFLAR İDARESİNİN HAKLARI
Kudüs’teki kutsal mekanların korunması, 26 Ekim 1994’te İsrail ve Ürdün arasında imzalanan barış antlaşmasıyla hukuki bir zemine oturtulmuştu. Bu antlaşmaya göre Mescid-i Aksa, Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı olan Kudüs İslami Vakıflar İdaresi’nin himayesinde bulunuyor. Ancak İsrail yönetimi, 2003 yılından bu yana Vakıflar İdaresi’nin onayını almaksızın tek taraflı kararlarla Yahudi grupların polis eşliğinde külliyeye girişine izin veriyor.
İslami Vakıflar İdaresi, bu girişleri "baskın" olarak nitelendirerek Müslümanların egemenlik haklarının sistematik olarak ihlal edildiğini her fırsatta dile getiriyor. İsrail makamları resmi söylemde sadece Müslümanların ibadet edebildiği, diğer din mensuplarının ise yalnızca ziyaretçi statüsünde bulunduğu statükonun korunduğunu savunsa da, sahadaki uygulamalar ve polisin ayin yapan gruplara sağladığı imtiyazlar bu iddiayla çelişiyor.
MESCİD-İ AKSA ALTINDAKİ TEHLİKELİ KAZILAR
Gerginliğin bir diğer boyutunu ise Mescid-i Aksa Külliyesi’nin altında yürütülen arkeolojik kazılar oluşturuyor. Kıble Mescidi, Kubbetu's Sahra, müzeler ve medreseleri bünyesinde barındıran bu devasa kompleksin altında "Süleyman Mabedi" kalıntılarının bulunduğu iddiasıyla yapılan çalışmalar, yapının fiziksel bütünlüğünü tehdit ediyor. Müslüman dünyası, bu kazıların hem dini mirasın korunması hem de bölgedeki barışın tesisi önünde büyük bir engel teşkil ettiği konusunda uyarılarını sürdürüyor.