Anadolu Ajansının (AA) 'Zirvedeki İsimlerin Emektar Öğretmenleri' başlıklı dosyasının on dördüncü haberinde, milli okçu Mete Gazoz'un lisedeki beden eğitimi öğretmeni Sadık Özaydın'a yer verildi. İstanbul'daki İhlas Koleji'nde uzun yıllar beden eğitimi öğretmeni olarak görev yapan Sadık Özaydın, meslek hayatı boyunca birçok öğrencinin yanı sıra sporcu da yetiştirdi.

"ÇOCUKLUĞUMDAN BERİ KENDİMİ SPORA VERDİM"
Özaydın, öğrencilerini hem akademik açıdan geliştirip hayata hazırlarken hem de sportif yönden donanımlı bireyler yetişmesi için emek verdi. Aynı zamanda sporcu gençlerin yetişmesine katkı sunan Özaydın’ın öğrencileri arasında milli okçu Mete Gazoz da yer alıyor. Meslek hayatı boyunca binlerce öğrencinin hayatına dokunan Özaydın, öğrencisi Mete Gazoz hakkında AA muhabirine açıklamalarda bulundu, "Kendim eski bir futbolcuyum. Sportif anlamda farklı branşlarda çalışmalarım oldu. Sakarya bu noktada bereketli topraklardır. Sporcuların ve spor yöneticilerinin çok çıktığı bir ildir. Çocukluğumdan beri kendimi spora verdiğim için bu yönde eğitim almayı tercih ettim." dedi.
"ÖĞRETMENLİĞİ İLK BAŞTA DÜŞÜNMÜYORDUM"
Üniversitede Beden Eğitimi Öğretmenliği okuduğunu söyleyen Özaydın, "Öğretmenliği ilk başta belki düşünmüyordum ama 1999 yılında İhlas Koleji'nde öğretmenliğe başladığımda, öğretmenliğin çok güzel, çok kutsal bir meslek olduğunu burada deneyimledim ve bir daha bırakmadım açıkçası. Farklı bir mesleğe de yönelmedim." diye konuştu.
"BABASI DA ESKİ BİR MİLLİ OKÇU"
Mete Gazoz'un babası milli okçu Metin Gazoz'un, kendisinin eski bir arkadaşı olduğunu söyleyen Özaydın, "Mete'nin zaten aileden gelen bir okçuluk serüveni var. Anne de baba da bu işin içerisinde, tamamen göbeğindelerdi. Kendi kulüpleri vardı. Babası da eski bir milli okçu." dedi. Gazoz'un lise birinci sınıfı kendi okullarında okuduğunu hatırlatan Özaydın, daha sonra okçu olan kız kardeşi Melisa'nın da bu okula geldiğini anlattı. Sadık Özaydın, Gazoz'un, okula başladığında henüz milli takım sporcusu olmadığını aktardı, Sadık Özaydın hoca, "Mete, 9. sınıfta milli takım aday kadrolarına gidip geliyordu. Biz, Mete'yi 9. sınıfta doya doya gördük. 9. sınıfta milli takım aday kadrosuna gidiyordu ama çoğunluk olarak okulda vakit geçirmek zorundaydı. Lise ikinci sınıfa geçtiğinde artık milli takıma girdiği için Antalya'ya gitmeye başlamıştı. Yani okul hayatının büyük bir bölümünü orada geçiriyordu ama kamp bittiği zaman tekrar İstanbul'a geldiğinde soluğu okulda alıyordu. Çünkü okul arkadaşlarını çok seviyordu. Okulda bulunmayı belki de özlüyordu." şeklinde konuştu.
![]()
"OKÇULUK BİRAZ NANKÖR BİR SPORDUR"
Gazoz'un İstanbul'da olduğu zaman okçuluk çalışmalarından geri düşmemesi için destek olduklarını belirten Özaydın, "Okçuluk aslında biraz nankör bir spordur. Çünkü 2 gün bıraksanız sizi 10-15 gün geri atar. Hassasiyetinizi, dikkatinizi, odaklanmanızı, reflekslerinizi. Buraya geldiğinde kulüpte de çalışabiliyordu. Verilen programı, atışlarını okçuluk salonumuzda devam ettiriyordu. Neticede milli takım hocalarının vermiş olduğu bir program var. Okulda olduğu süreçlerde başında bulunuyorduk. Bizim aslında birazcık da akademik olarak ilerlemesi noktasında desteğimiz vardı ama sportif anlamda da burada geri düşmemesi için imkan sağlıyorduk." dedi.
"ÇOK ALÇAK GÖNÜLLÜ BİR ÇOCUK"
Özaydın sözlerini şöyle tamamladı: "Sporun çocuklara kattığı bir disiplin, terbiye, özgüven vardır. Yani sporcu ukala değildir. O sınırı çok iyi bilir. Nerede ne konuşacağını çok iyi bilir. İyi bir antrenör eğitiminden, disiplinden geçen sporcular bunları çok iyi becerirler. Okulumuzda da birçok kulübün sporcusu var. Hepsi gerçekten çok kaliteli çocuklardır. Ama tabii Mete'nin farklı bir yanı var açıkçası. Çok alçak gönüllü bir çocuk. Hiçbir zaman, 'Ben milli okçu oldum, artık Avrupa şampiyonuyum, dünya şampiyonuyum.' tarzında, karakterini bozacak herhangi bir yöne evrilmemişti. Hala da evrildiğini düşünmüyorum. Karakterini bozmayan çok önemli bir sporcudur. Aile de eğitim almış olduğu yerler de çok önemli bu noktada. Allah yolunu açık etsin. İlerideki yıllarda Türk sporuna daha büyük hizmetler edeceğine inanıyoruz."



