Ankara’ya göre hem Irak’ta terör örgütü unsurlarının silah bırakması hem de Suriye’de SDG’nin varlığının son bulması, bölgenin istikrarı için temel şart olarak görülüyor. Bu bağlamda Türkiye, çözümün anahtarı olarak 10 Mart Mutabakatı’na işaret ediyor ve anlaşmanın tam uygulanması gerektiğini vurguluyor.
Türkiye’nin yaklaşımında öne çıkan temel başlık ise Suriye’nin bütünlüğü. Ankara, Suriye’nin tek devlet, tek ordu ve tek vatan anlayışıyla yeniden yapılandırılmasını desteklediğini belirtiyor.
SINIRLARIMIZDA BULUNAN TEHLİKELİ UNSURLARI ORTADAN KALDIRMAK İSTİYORUZ
Bu yaklaşım, hem Suriye’de merkezi otoritenin güçlenmesini hem de Türkiye’nin sınır güvenliği açısından risk oluşturan tüm unsurların ortadan kaldırılmasını hedefliyor.
Öte yandan Türkiye, terör örgütlerinin bölgedeki Kürt toplumunun temsilcisi gibi gösterilmesini de sert dille eleştiriyor. Bu durumu, “Kürtlerin kazanımı” olarak sunmanın Suriye’deki Kürt halkına iyilik değil, tam tersine zararlı bir dayatma olduğunu ifade ediyor. Ankara’ya göre bölgedeki tüm etnik ve dini toplulukların güvenliği, ancak terör örgütlerinin etkisizleştirilmesi ve Suriye’nin birlik içinde yeniden ayağa kalkmasıyla mümkün olabilir.
Bu çerçevede Türkiye, bölgesel barış için hem siyasi hem güvenlik odaklı çok boyutlu bir strateji izlemeye devam ediyor.