Soğuk havaya rağmen geniş bir topluluğa seslenen CHP Genel Başkanı Özgür Özel mitingde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sorular yöneltti. Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a İBB Başkanlığı döneminde yaşadıklarını hatırlatarak polis Emine Hanım'a 'Çekil Tayyip'i almaya geldik' diyor mu? Sorun bakalım, bir gün Vatan Emniyette tutuldu mu? Bir gün tutuklu yargılandı mı? Yargıtay cezasını onaylandı, Pınarbaşı Cezaevinden aranarak çağrıldı. Bir polis kolundayken fotoğrafı servis edildi mi? diye sordu.

Ana muhalefet lideri Özel’in mitingde sarf ettiği önemli kısımlar şöyle:

200.GÜNE DİKKAT ÇEKTİ

16 belediye başkanımız zindanlarda tutuluyor. Ve büyükşehir belediye başkanımız suçu büyük, Erdoğan'ı yenme suçundan dolayı hapiste tutulan, 31 yıl önce aldığı diploması iptal edilen yenemeyeceğini bildiği için tüm gücüyle saldırdığı ama başını eğdiremediği, bileğini bükemediği ve hepimizin arkasında olduğu bir sonraki cumhurbaşkanımıza, Ekrem Başkan'a selam olsun. 200 gündür burada meydanlardayız. Haksızlığa, hukuksuzluğa direniyoruz. Ve bu akşam 60'ıncı kez, tam 60'ıncı kez, bir miting yapmak için değil, bu kadar haksızlığa, hukuksuzluğa karşı hep beraber 60'ıncı eylemi yapmak için buradayız. Otobüsün üzerinde her çarşamba birlikte olduklarımız da var.

HİKMET ÇETİN’İN DURUMUNU PAYLAŞTI

Türkiye'deki tüm büyükşehir belediye başkanlarımızı temsilen bugün de burada Balıkesir Belediye Başkanı Ahmet Akın evladınız var. Olanlar gibi bir de maalesef olmayan var. Partimizin en genci Saraçhane'de her akşam orada duran her mitinge koşan gelen buraya çıkıp tüm ısrarımıza rağmen 'Partimin, genel başkanımın arkasındayım' diyen sevgili Hikmet Çetin Genel Başkanımız. Partinin Hikmet abisi maalesef bir rahatsızlığından dolayı tedavi görüyor. Yoğun bakımda ama yoğun bakımda hayati tehlikeyle değil tedbiren tutuluyor. Kuvvetli ihtimal kalbi burada atıyor. Gözü burada, kulağı burada.

"FEVKALADE SİYASİ BİR GÖREV"

AK Parti artık siyaset üretmeyi bıraktı. Erdoğan malum mindere çıkamıyor. Kendisine güvenmiyor. Partisine güvenmiyor. Ana kademeye kadın kollarına, gençlik kollarına güvenmiyor. Ne yapıyor? 'Bunlarla olmaz. Bizden olmaz. Artık bana bunları yenecek başka bir kuvvet lazım' dedi. Ve Bakan Yardımcısını İstanbul'a Cumhuriyet Başsavcısı olarak yolladı. AK Parti yargı kollarını kurdu. Bugün Çağlayan Adliyesi'ndeki Cumhuriyet Başsavcısı Cumhuriyet Başsavcısı değildir. Çünkü Anayasa'ya göre, yasalara göre bir hakim, bir savcı siyasete atılırsa, bırak atılmayı meylederse, aday adayı olursa bir daha oraya dönemez. Ankara'ya gitti, Bakan Yardımcısı oldu, fevkalade siyasi bir görevi üstlendi. Sonra buraya bu operasyonu yürütmek üzere özel olarak yollandı. Bu büyük yasağa rağmen Anayasa yazılırken 'bakan yardımcılığı yok' diye arkasından dolanıp kendisini buraya getirenlere söylüyorum: Aldığı hiçbir karar, yaptığı hiçbir soruşturma ne Anayasa'ya uygundur, ne vicdana uygundur, ne etiğe uygundur.

TÜRKAN SAYLAN İLE İLGİLİ ÖNEMLİ DETAY

Ahmet Tatar'ın ölümüne sebebiyet veren Kuddisi Okkır'ın ölümüne sebebiyet veren, hatırlayın şuracıkta Türkan Saylan'ın evini bastılar. 74 yaşında kanser hastası Türkan Saylan'ın evini bastılar. O gün Zekeriya Öz polislere o kanunsuz emri verdi. Aynen bugün yaptıkları gibi ev arandı, tarandı. O sırada bir polis memuru kaşla göz arasında Türkan Saylan'ın kulağına eğildi, 'Çok ihtiyacım var. Evladıma burs olabilir mi' dedi. Türkan Hoca böyle yaptı, ismini aldı. Sonra polisler gittiler. Türkan Hoca bu ricayı görev bildi. Aileye ulaştı. Burs ayarlandı. O gün evi basmaya gelen polisin çocuğu Çağdaş Yaşam'dan yıllarca burs aldı, mezun oldu. Demek ki neymiş? En acımasız zulümlere bile direnirken bizim gibi insanlar düşmanlarına benzemiyormuş.

ERDOĞAN’IN İBB BAŞKANLIĞI DÖNEMİ İLE İLGİLİ SORULAR

- Bakın nasıl bir kötülükle karşı karşıyayız. Bunu AK Partili, MHP'li kimi görürseniz anlatın. Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken öyle yüzde 50 oyla 1 milyon farkla falan da değil, beş altı güçlü rakibin içinden yüzde 23 oyla seçilip geldiğinde, İstanbul'da kendisi hakkında başkanlığı sırasında dünya kadar soruşturma açıldı. İddianameler düzenlendi. Rüşvetle, irtikapla, ihaleye fesat karıştırmakla terör örgütüne yardım yapmakla suçlandı. Sorun bakalım bir gün kapısına polis dayandı mı? Kapıyı açan Emine Hanım'a 'Çekil sen. Tayyip'i almaya geldik' diyen oldu mu? Bize öyle diyorlar, ittiriyorlar. Sorun bakalım, Tayyip Erdoğan bir gün Vatan Emniyet'te tutuldu mu? Sorun bakalım, hiç tutuklandı mı? Bir gün cezaevinde yatıp tutuklu yargılandı mı? Tüm süreçleri tutuksuz oldu. Mahkeme Siirt'te okuduğu bir şiirden ceza verdi. Onun cezası Yargıtay'a gitti. Onaylandı. O durumda bile Pınarhisar Cezaevi'ne telefonla çağırıldı. Bir tane kolunda, polisle, jandarmayla fotoğraf servis edildi mi? Türkan Saylan evini arayan polisin evladına burs ayarlayıp beş yıl boyunca okutacak gibi düşmanına benzemeyen bir yapıda insan bu tarafta kendine yapılmayanı 30 sene sonra rakibine yapan 17 yaşındaki bir çocuğun diplomasını 31 sene sonra iptal ettiren kötülükten başka bir şey düşünmeyen bir korkak var karşımızda.

EMEKLİLERE SESLENDİ

- Sizler böyle; bu meydanlara sığmadıkça, bu meydanlardan taştıkça buraya öfkenizi, direncinizi ve mücadelelerinizi taşıdıkça bu kötü günlerden kurtulacağız. Elbette biliyoruz, bu iktidar emeklinin düşmanıdır. Geldiğinde 8 çeyrek altında en düşük emekli maaşı; şimdi 2 çeyrek altın. Şaka değil. Tayyip Erdoğan hiç gelmese, hiç karışmasa, hiç emekliye ilişmese, basit hesapla 7 kere 8 = 56; bugün en düşük emekli maaşı 56 bin lira olacaktı. 7 çeyrek altın alıyordu. Asgari ücret hiç bulaşmasa, gelip uğraşmasa, asgari ücretliye hiç karışmasa 7 kere 7 = 49; bugün 49–50 bin liraydı asgari ücret. Ama maalesef asgari ücreti 22 bin liraya mahkum etti. Geçen sene yüzde 44 enflasyon varken yüzde 30 zam verdi. Bir yılda, yani her asgari ücretlinin cebinden yüzde 15 sırf enflasyon farkını çaldı.

Bülent Arınç Bahçeli'den özür beklediğini söyledi ve açıkladı: Demirtaş ve Kavala’yı ziyaret edecek
Bülent Arınç Bahçeli'den özür beklediğini söyledi ve açıkladı: Demirtaş ve Kavala’yı ziyaret edecek
İçeriği Görüntüle

TÜİK’İN VERİLERİNİ DEĞERLENDİRDİ

- Ayrıca TÜİK yüzde 44 gösteriyor ama enflasyon geçen sene yüzde 80'di. Şimdi enflasyon sadece Eylül ayında Avrupa'daki 1 yıllık enflasyonu bir ayda yaşadı. Türkiye enflasyonda Avrupa birincisiyiz ve Avrupa'nın en yoksul ülkesiyiz; dünyanın vergisi en adaletsiz toplanan ülkelerinden bir tanesi. Şişli'den bıkmadan, usanmadan söylemek lazım: Türkiye'de 100 lira vergi toplanıyor; bu verginin 66 lirası fabrikanın patronuyla, fabrikanın bekçisinden, hatta sokakta işsiz gezenden eşit alınıyor. Dolaylı vergi: elektrikten, sudan, telefon faturasından, evladını aldığın sütten, evine aldığın ekmekten, ilaçtan; fabrikatör milyarder de aynı vergiyi veriyor, en gariban da aynı vergiyi veriyor. Yüzde 66 böyle. Yüzde 23 aldığınız maaşlardan; şu AVM'de çalışan emekçi kardeşimin maaşı eline geçmeden kesilen para, hepinizin; maaşınıza dokunmadan alınan vergi yüzde 23. Yaptı mı sana yüzde 89; geriye kalan yüzde 11, bütün holdinglerin, bütün bankaların, bütün ihracatçıların, bütün fabrikatörlerin, bütün şirketlerin toplam ödediği kurumlar vergisi yüzde 11. Yani 100 liralık verginin... Bunu anlatın; eğer bunu anlatabilirsek AK Partili seçmen bunu bilirse bir daha bunlara oy değil, dönüp selam bile vermez. MHP'nin seçmeni bunu bilse bunlara dönüp selam vermez. 100 lira vergi, 89 lirası biz garibanlardan, 11 lirası bu zenginlerden.

“DİRENMEZSEK SADECE YÜZDE 20 ZAM VAR”

- Bu mücadeleyi vermeye, hep beraber vermeye, hakkımızı söke söke almaya, kısa çöpün hakkını uzun çöpten, bu milletin hakkını bu ülkeyi yöneten bu uzun adamdan almaya, onu yollamaya, halkın iktidarını kurmaya hazır mısınız? İşte bunun için mücadele ediyoruz. Ekrem İmamoğlu'nun özgürlük mücadelesi ülkenin iktidar mücadelesidir. Bizim arkadaşlarımızın özgürlük mücadelesi emeklinin iki çeyrek altına değil, 8 çeyrek altına, 10 çeyrek altına ulaşma mücadelesidir. Asgari ücrete niyetleniyorlar. Şimdi siz mücadele etmezseniz, biz mücadele etmezsek, sesimizi yükseltmezsek, direnmezsek, eylem yapmazsak, asgari ücrete yüzde 20 zam yapmaya hazırlanıyorlar. Asgari ücreti 26 bin lira yapmaya 1 yıl boyunca daha, yani bu sene Ocak ayından 2026 sonuna kadar 26 bin liraya geçinin demeye hazırlanıyorlar. Biz buna sessiz kalmayacağız; asgari ücretlinin hakkını alacağız, emeklinin hakkını alacağız. Vermeyecekler, vermeyenleri indireceğiz; halkı iktidara getireceğiz.

TRUMP ERDOĞAN İLİŞKİLERİ

- Birileri durum böyleyken Amerika'ya gidip Trump'tan icazet dileniyor ve birileri diyor ki Erdoğan'ın Trump'la arası çok iyi. Doğru, bana da Erdoğan'ın yaptığı gibi kocaman bir hediye paketi ile gitseler ben de Erdoğan'ı överim. Trump, Erdoğan'ı boşuna mı övüyor, babasının hayrına mı övüyor? Senin sırtından övüyor; senin sırtından 225 tane Boeing al, git; pahalı sıvılaştırılmış doğal gazı Amerikan şirketlerinden 20 yıllığına al, istediği her tavizi ver; bir de utanmadan memleketin geleceği olan nadir toprak elementlerini Trump'a peşkeş çek, kendi iktidarında memleketin geleceğini Trump'a trampa et. Buna ne ben izin veririm ne Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Partisi ne de Aziz Türk milleti.

NADİR ELEMENT UYARISI

- Bunu çok önemsiyorum. Bakın, bu nadir toprak elementlerini bizimkiler kamyon kamyon çıkartıp 3.30 paraya Trump'a vermeye kalkıyorlar. Bunlar dünyanın en kıymetli madenleri; bundan gelişmiş teknolojisi olanlar Çin, Amerika başta olmak üzere yüksek teknoloji ile nadir elementleri ayırıyorlar, yüksek kapasiteli süper mıknatısları ayırıyorlar. Bununla cep telefonları yapıyorlar, lazer teknolojileri yapıyorlar, akıllı cihazlar yapıyorlar ve aldıkları paranın binlerce katına bütün dünyaya satıyorlar. Bugün Apple'ın toplam ihracatı 391 milyar dolar. Bu geçen sene Türkiye'nin toplam ihracatı 262 milyar dolar; Türkiye'nin neredeyse bir buçuk katı fazla bir şirket ihracat yapıyor. Ne sayede yapıyor? Yüksek teknoloji sayesinde yapıyor. Bu Erdoğan, sırf iktidarda kalabilmek için sırf Trump'ın desteğini alabilmek için bunu cevher halinde kamyon kamyon Amerikan şirketlerine verecek; ülkemizin geleceği çalınacak. Bu elementler dünyada her ülkede yok. Türkiye dünyada 5. sırada. Teknolojimiz o noktaya gelene kadar, biz de onları işleyene, üretene ve değerinde dünyaya satana kadar asla ve asla bu altın yumurtlayan tavuğu kesmemeliyiz; altın yumurtlayacak tavuğu Trump'a teslim etmemeliyiz.

ERDOĞAN’A SESLENDİ: “ASLA DEVAM EDEMEZSİN”

- Diyorlar ki, Trump ile Erdoğan'ın ilişkisi iyi. Trump, Erdoğan'ın koltuğunu tuttu, tutar. Tabii Boeing'i alırsan tutar; nadir elementleri verirsen tutar; ülkenin geleceğini Trump'a verirsen koltuğunu tutar. Ayrıca mesajı veriyor: 'Koltuk elimde; sözümden çıkma; çekerim koltuğu altından' diyor. Buradan Erdoğan'a sesleniyorum: Trump sayesinde oturulan koltuk meşru koltuk değildir. İnsanı bir makama millet getirir. Seni de getirdi millet, götürür; seni de götürecek. Darbeye niyetlenerek Amerika'dan icazet alarak, iktidarı Trump'a yaslanarak sürdürerek asla devam edemezsin. Milletin gönlünden kopan, gözünden düşen iktidardan da düşecek. Trump'a sarılarak iktidarda kalamazsın. Millete sarılıyoruz; seni iktidardan göndermeye hazırlanıyoruz.