Son yıllarda yemek, sadece sofrada değil ekranda da tüketiliyor. Sosyal medya kullanıcıları, tabağına koyduğu yemeği yemeden önce mutlaka fotoğrafını çekiyor, videoya alıyor. Bu durum “yemek mi yiyoruz, yoksa beğeni mi topluyoruz?” sorusunu gündeme getirdi.20. yüzyılın ortalarından itibaren her alanda olduğu gibi sofra kültüründe de büyük bir dönüşüm yaşandı. İnsanlar evlerinde daha az vakit geçirirken, farklılık arayışında olanlar kendini yemek deneyimlerine yöneltti. Küreselleşmenin etkisiyle kültürler arasındaki sınırların ortadan kalkması, sofraları daha da zenginleştirdi. Ancak bu zenginlik, zamanla gösterişe dayalı yeni bir yemek kültürünün de kapısını araladı.”
BİR AKIM GELİYOR, DİĞERİ GİDİYOR
Sosyal medya platformlarında her ay başka bir yemek tarifi videosu ya da yemek popüler hale gelirken sosyal medya kullanıcıları bu yemek trendlerini yakalamak için adeta birbirleriyle yarışıyor, restorantların önünde uzun kuyruklar oluşturuyor. Trendler hızla değişirken sofralarımızda bıraktığı etki ise kalıcı oluyor insanlar artık yemek seçerken lezzet kadar “paylaşılabilirliğe” de bakıyor.
SAĞLIK İKİNCİ PLANDA
Uzmanlara göre bu trendler, özellikle gençlerin yemekle olan ilişkisini değiştiriyor. Görselliğe odaklanmak kimi zaman sağlıklı beslenmenin önüne geçiyor. Popüler tariflerin çoğu ya yüksek kalorili ya da tek tip beslenmeye dayanıyor. Bu da uzun vadede dengesiz beslenmeye yol açabiliyor. Kimi gençler sosyal medyada gördüğü yiyecekleri sadece trend olduğu için denediğini, ama daha sonra bu besinleri günlük hayatında tercih etmediğini söylüyor.
ALGORİTMALAR İÇİN SOFRA KURUYORUZ
Artık sadece lezzet değil, görsellik de tabağın vazgeçilmez unsuru haline geldi. Işığın en iyi vurduğu açıdan çekilen videolar, rengarenk soslarla süslenen tabaklar ve kısa sürede izlenen tarifler… Yemek, yalnızca karnımızı doyurmak için değil; aynı zamanda algoritmalara içerik üretmek için de hazırlanıyor. Instagram’da #food etiketi 500 milyondan fazla gönderide kullanılırken, TikTok’ta #foodtok başlığı altında milyarlarca izlenme bulunuyor.
BİR YANDA ŞOV, BİR YANDA AÇLIK
Dışarıda elimizde yemek yemenin ayıp olarak karşılandığı dönemden yemeğin dünya genelinde yemek artık bir şov unsuru haline geldiğimiz şu dönemlerde Gazze gibi bölgelerde insanlar temel gıdaya ulaşmakta zorlanıyor. İki kutuplu dünya da bir yandan tabakları süslenip sosyal medyada paylaşılırken, diğer yanda hala açlıkla mücadele eden insanlar varken tık alma uğruna yapılan şovlarla sosyal medyayı mı besliyoruz? Bu çelişki, yemek kültürünün geldiği noktayı daha da düşündürücü hale getiriyor.
KÜLTÜR DE DEĞİŞİYOR
Eskiden yemek tarifleri aile büyüklerinden defterlere geçirilirdi. Şimdi ise tarifler birkaç saniyelik videolarla milyonlara ulaşıyor. Aile sofralarının yerini telefon kamerasına dönük tabaklar alıyor. Bu değişim, yemek kültürünün sadece damak tadıyla değil, aynı zamanda dijital alışkanlıklarla da şekillendiğini gösteriyor.Görünen o ki sosyal medya çağında yemek, sadece midemizi değil aynı zamanda algoritmaları da doyuruyor. Peki sizce? Biz yemek mi yiyoruz, yoksa sosyal medyayı mı besliyoruz?




