Türk Dil Kurumu (TDK), her yıl merakla beklenen "yılın kelimesi" seçimini tamamladı. Geçtiğimiz haftalarda kamuoyuna sunulan ve beş farklı kavramın yarıştığı ankette, halkın büyük çoğunluğunun tercihi belli oldu. Yılın kelimesi/kavramı ne seçildi? Hangi kelime yılın kelimesi oldu?

Toplumun dijitalleşen dünyadaki tutumunu yansıtan "dijital vicdan", 2025 yılının en dikkat çeken kavramı olarak dil tarihindeki yerini aldı.
300 BİN KİŞİLİK DEV ANKET İLE SEÇİLEN 'DİJİTAL VİCDAN' NE ANLAMA GELİYOR?
TDK tarafından düzenlenen ankete Türkiye genelinden yaklaşık 300 bin kişi katılım sağladı. Modern çağın getirdiği sosyolojik ve psikolojik değişimleri mercek altına alan ankette "dijital vicdan" kavramı; vicdani körlük, çorak, eylemsiz merhamet ve tek tipleşme gibi güçlü rakiplerini geride bırakarak birinci sıraya yerleşti. Bu sonuç, toplumun sosyal medya kullanım alışkanlıkları ve sanal dünyadaki etik duruşu üzerine derin bir farkındalık geliştirdiğini gösteriyor.

'DİJİTAL VİCDAN' NEDİR?
Türk Dil Kurumu, seçilen kavramın derinliğini ve neden bu kadar önemli olduğunu özel bir açıklamayla duyurdu. TDK'ya göre dijital vicdan, bireylerin gerçek hayatta sorumluluk almaktan kaçındıkları meselelerde, sadece sosyal medya etkileşimleriyle kendilerini tatmin etme durumunu ifade ediyor.
-
Tıklanabilir Merhamet: Bireylerin beğeni, paylaşım veya yorum yaparak insani görevlerini yerine getirdiklerine dair yanıltıcı bir hisse kapılmalarıdır.
-
Pasifize Edilen Duyarlılık: Vicdanın eylemden koparak sadece "sembolik bir görünürlüğe" indirgenmesi durumudur.
-
Sanal Rahatlama: Gerçek sorunlara somut çözümler üretmek yerine, içerik tüketerek veya üreterek sorumluluktan uzaklaşma eğilimidir.

GAZZE VE DOĞU TÜRKİSTAN ÖRNEĞİYLE SOMUT GERÇEKLİK
TDK yaptığı açıklamada, dijital vicdanın toplum üzerindeki etkisini özellikle Gazze ve Doğu Türkistan gibi büyük insanlık dramları üzerinden örneklendirdi. Bu tür olaylarda sosyal medya içeriklerini beğenmenin bireyde "sanal bir vicdani rahatlama" yarattığına dikkat çekildi. Bu durumun, insanları somut çözümler üretmekten alıkoyduğu ve trajedilerin gerçekliğini zayıflatarak sorunların daha da derinleşmesine neden olduğu vurgulandı.





