ABD ile Venezuela arasındaki gerilim hızla tırmanırken, Başkan Trump’ın “karadan operasyonlar yakında başlayabilir” çıkışı bölgedeki tansiyonu daha da yükseltti. Washington’un savaş gemileri, askerî yığınak ve hava sahası uyarılarıyla baskıyı artırdığı bir dönemde Maduro günlerce ortadan kaybolmuş, bu da “kaçtı” iddialarını körüklemişti.
Ancak Venezüella lideri, pazar günü aniden kamuoyu önüne çıkarak hem söylentilere son verdi hem de ülkesinin “yenilmez” olduğunu vurgulayıp ABD’nin tehditlerine meydan okudu.
TRUMP’IN MADURO’YA “ÜLKEYİ TERK ET” MESAJI İDDİASI GÜNDEME OTURDU
Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro, günlerdir ortadan kaybolmasının ardından pazar günü kamuoyu karşısına çıkarak “ülkeyi terk etti” yönündeki söylentilere son verdi.
Maduro, doğu Caracas'ta düzenlenen geleneksel kahve ödül törenine katılarak üreticilere madalya verdi ve kısa konuşmalar yaptı. Doğrudan krize değinmese de Venezuela ekonomisini “yıkılmaz, dokunulmaz ve yenilmez” olarak nitelendirmesi dikkat çekti.
Maduro’nun bu ilk görünüşü, ABD Başkanı Donald Trump’ın kendisiyle telefon görüşmesi yaptığını doğrulamasının hemen sonrasına denk geldi. Trump görüşmenin detaylarına girmedi; Caracas yönetimi ise yorum yapmaktan kaçındı.
“GÜVENLİ GEÇİŞ” TEKLİFİ İDDİALARI VE ARTAN ASKERÎ GERGİNLİK
Miami Herald’ın haberine göre, Trump geçen hafta yaptığı telefon görüşmesinde Maduro’ya açık bir mesaj iletti: Ülkeyi terk etmelisin.
Gazetenin aktardığı iddialara göre Washington, Maduro’nun, eşi Cilia Flores ve oğlu Nicolás Maduro Guerra’nın derhâl istifa etmesi koşuluyla güvenli bir geçiş önermeyi değerlendirdi. Maduro ise siyasi iktidarı muhalefete devretmeye sıcak bakabileceğini ancak ordu kontrolünü elinde tutmak istediğini ifade etti.
Ayrıca, yine gazetenin aktardığına göre, kendisi hakkında öne sürülen suçlamalar için “tam af” talep etti ve hemen istifa etmeye yanaşmadı.
Bu iddialar doğrulanmış değil; Caracas yönetimi konuyla ilgili sessizliğini koruyor.
Washington–Caracas hattındaki gerilim ise hızla tırmanıyor. ABD’nin Karayipler’e savaş gemileri göndermesinin ardından Trump, gelecekteki kara operasyonlarının Venezuela içinde belirli hedefleri özellikle “Cartel de los Soles” olarak anılan yapının altyapısını vurabileceğini ima etti. Ayrıca hafta sonu bölge hava sahasının “kapalı” ilan edilmesi tansiyonu daha da yükseltti.
Bu sırada Venezuela’nın resmî cumhurbaşkanlığı uçağı olan Airbus A319’un Caracas’tan Brezilya sınırına yaptığı gizemli uçuş soru işaretlerini artırdı. Maduro’nun uçakta olup olmadığı bilinmiyor; bazı analistler bunun olası bir kaçış senaryosu için “test uçuşu” olabileceğini öne sürüyor. Bu iddialar da doğrulanmış değil.
MADURO’NUN KAMUOYUNA DÖNÜŞÜ
Tüm bu gelişmeler sürerken Maduro’nun pazar günü halkın karşısına çıkması, hem spekülasyonların hem de artan askerî tehditlerin gölgesinde gerçekleşti. Kahve ödül törenindeki rahat tavrı ve ekonomiye dair “yenilmez” ifadeleri, Washington’un baskısına dolaylı bir yanıt olarak yorumlandı.
Ancak ABD’nin baskısı devam ediyor. Maduro, uzun süredir Trump yönetiminin hedefinde ve ABD’nin yabancı bir devlet yetkilisine koyduğu en yüksek ödül 50 milyon dolar hâlen duruyor.
Son günlerde sıklaşan iddialar, diplomatik girişimlerin tıkandığını ve taraflar arasındaki gerilimin tehlikeli bir seviyeye taşındığını gösteriyor.
ABD İLE GERGİNLİK TIRMANIYOR
Washington son günlerde Karayipler’deki uyuşturucu kaçakçılığı operasyonlarını artırmış, havayolu şirketleri ve pilotlara Venezuela hava sahasından uzak durmaları talimatını vermişti. Trump, bu uyarının yakın bir hava saldırısı anlamına gelmediğini söylese de Caracas yönetimi bunu Venezuela’ya dönük baskının yeni bir işareti olarak görüyor.
Gerginlik tırmanırken Maduro’nun OPEC’e yazdığı mektup da dikkat çekti.
Mektupta ABD, Venezuela’nın dev petrol rezervlerini güç kullanarak ele geçirmeye çalışmakla suçlanıyor. Ülkenin petrol zenginliği uzun süredir iki ülke ilişkilerinin merkezinde yer alıyor. Caracas ayrıca, son ABD deniz operasyonlarında uyuşturucu taşıdığı iddia edilen teknelere yönelik saldırılarda “cinayet işlendiğini” savunuyor.
Washington ise bu iddiaları reddediyor ve operasyonların uyuşturucu kaçakçılığına karşı yürütüldüğünü belirtiyor.
Öte yandan, uluslararası insan hakları örgütleri Venezuela’da siyasi baskıların arttığını, sadece ekim ayında 50’den fazla kişinin politik gerekçelerle gözaltına alındığını bildiriyor. Caracas yönetimi ise insan hakları ihlali suçlamalarını kabul etmiyor.