Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri, Endonezya, Katar, Pakistan, Suudi Arabistan ve Ürdün'ün dışişleri bakanları ile İstanbul'da düzenlenen Gazze konulu toplantı sonrası basın toplantısı gerçekleştirdi.
Bakan Fidan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"İSRAİL İNSANİ YARDIMLARA HALA İZİN VERMİYOR"
"Hamas, yönetimi bir komiteye devretmeye hazır. Ancak İsrail ateşkesi düzenli olarak ihlal ediyor ve insani yardımlara hala izin vermiyor. Ateşkesten bu yana İsrail 250'ye yakın Filistinliyi öldürdü. Filistinlileri bloke etmeye çalışan bu saldırılara bir an önce son verilmelidir. 600 insani yardım kamyonu ve 50 akaryakıt kamyonunun girişine izin verilmesi gerekmekte. Ancak biz bu miktarın içeriye girdiğini açıkçası görmüyoruz.
Uluslararası toplumun baskı yaratması gerekiyor. Önümüzdeki günlerde kurulması öngörülen uluslararası istikrar gücünün görev tanımı oluşumuna ilişkin müzakereleri de kendi aramızda görüştük.
Orta Doğu geçmişte de krizlerin içinde olsa da her zaman ortak bir çıkış bulabilmiş bir coğrafyadır. Ateşkesi baltalayan hiçbir eyleme izin verilmemelidir. Bu yol sabır ve kararlılık gerektiriyor.
TÜRKİYE GAZZE'YE ASKER GÖNDERECEK Mİ?
Uluslararası istikrar gücünün oluşumuyla ilgili çalışmalar devam ediyor. Ancak şu kadarını söyleyebilirim konuştuğumuz ülkelerin ifade ettikleri şu. Tanımı içeriğine göre asker göndermeye karar verecekler. Yani uluslararası istikrar gücünün (ISF) görev tanımı ve yetkileri ne olacaksa, buna göre ülkeler kararlarını şekillendirecekler. Görev tanımının, asker gönderecek ülkelerin kendi prensipleriyle ve politikalarıyla çatışması durumunda, bu ülkelerin asker göndermesinin zor olacağını düşünüyorum.
Türkiye’ye gelince; Cumhurbaşkanımız da müteaddit defalar ifade etti. Biliyorsunuz, Şarm El-Şeyh’te imza atan dört liderden biriydi Cumhurbaşkanımız. Bu açıkça şunu gösteriyor: Biz barış için elimizi taşın altına koymaya hazırız, her türlü fedakârlığı yapmaya da hazırız. Ancak burada da az önce ifade ettiğim gibi, ortaya çıkacak dökümanların ve çerçevenin bizim de açıkçası destekleyeceğimiz nitelikte olması önemlidir. Dolayısıyla bu konudaki diplomatik temaslarımız ve çabalarımız devam ediyor.
"FİLİSTİNLİLERİN YÖNETİMİNİ FİLİSTİNLİLER YAPMALI"
Bu konuda bizim için bir anlayış birliği var. Bizim desteklediğimiz Filistinlilerin yönetimini Filistinliler yapmalı. Uluslararası toplum buna destek vermeli.
Filistin meselesinin uzun yıllardır yapılmış ve kabul edilmiş tanımının değişmemesi gerekiyor. Günün sonunda 1967 sınırlarına dayalı coğrafya içerisinde Filistinlilerin bir devlet sahibi olması ve iki devletli çözümün hayata geçmesi, şu ana kadar Filistin sorununun hem uluslararası hukuk hem de pratik açısından tanımlanmış şeklidir.
İsrail buna hiçbir zaman razı olmadı, olma yönünde de bir tavır içerisinde değil. Ancak uluslararası toplumun kahir ekseriyetinin kabul ettiği görüş bu, bizim de açıkçası desteklediğimiz görüş budur.
Dolayısıyla, Gazze’de vuku bulan insanlığa karşı suçların sona ermesi ve bir an önce ateşkesin devamının sağlanması, bizim birinci öncelik olarak desteklediğimiz husustur. Fakat bu, umarız geçici bir ara dönem olarak kalmaz. Çünkü Filistin meselesinin genel tanımının, bu süreç bahane edilerek değiştirilmesine izin vermemek gerekiyor.
Dolayısıyla burada diplomatik ihtimam ve dikkat gerekmektedir. Gazze’de yeniden yapılanmaya, yeniden inşaya ve nüfusun tekrar yerine dönmesine ihtiyaç vardır. Halkın yaralarının sarılması önemlidir. Fakat bunu yaparken, sizin de ifade ettiğiniz gibi, yeni bir vesayet düzeninin oluşmasını kimse görmek istemiyor.
Gazze’deki yeniden imar, huzur ve güvenliği sağlama yolunda atılan adımların, bu tür bir vesayet düzenine dönüşme ihtimaline karşı ülkelerin çekincelerini dile getirdiğini görüyoruz."




