Türkiye ile AB arasında 366 milyon euroluk anlaşma

Türkiye ile Avrupa Komisyonu arasında uzun süredir beklenen mali iş birliği süreci yeni bir boyuta taşındı. Taraflar arasında imzalanan Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA III) 2024 Yılı Finansman Anlaşması, 22 Aralık itibarıyla resmen yürürlüğe girdi. Bu kritik imza ile Türkiye’nin çeşitli alanlardaki kalkınma ve uyum projeleri için 366 milyon euroluk dev bir kaynak serbest bırakılmış oldu.

ANKARA VE BRÜKSEL ARASINDA STRATEJİK İMZA

Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği Başkanlığı tarafından duyurulan anlaşma, üst düzey temsilcilerin katılımıyla resmiyet kazandı. Türkiye adına AB Başkanı Büyükelçi Mehmet Kemal Bozay’ın, Avrupa Komisyonu tarafında ise Direktör Adrienn Kiraly’nin imzaladığı eylem programı, 2021-2027 dönemini kapsayan IPA III sürecinin en önemli halkalarından birini oluşturuyor. Fonun temel amacı, Türkiye’nin Avrupa Birliği standartlarına uyum sürecini hızlandırmak ve stratejik sektörlerde yapısal dönüşümü desteklemek olarak belirlendi.

7 KRİTİK SEKTÖRDE YENİ YATIRIM DÖNEMİ

Toplamda 366 milyon euroluk bütçe hacmine sahip olan bu finansman paketi, tek bir alanla sınırlı kalmayıp 7 farklı sektöre can suyu olacak. Finansman kapsamında hayata geçirilecek projelerin odak noktaları şunlar:

• Hukuk ve Güvenlik: Temel hakların korunması, içişleri kapasitesinin artırılması ve organize suçlarla mücadele.

• Yönetişim ve Uyum: AB müktesebatına tam uyum ve kamuda iyi yönetişim ilkelerinin yaygınlaştırılması.

• Yeşil ve Temiz Enerji: Çevre koruma, iklim değişikliğiyle mücadele ve enerji verimliliği projeleri.

• Sosyal ve Ekonomik Kalkınma: Rekabetçiliğin artırılması, istihdamın desteklenmesi, eğitim sisteminin güçlendirilmesi ve kapsayıcı sosyal politikalar.

BİRLİK PROGRAMLARI İLE ENTEGRASYON GÜÇLENİYOR

Yürürlüğe giren anlaşma sadece doğrudan projeleri değil, aynı zamanda Türkiye'nin "Birlik Programları"na katılımını da finanse edecek. Bu sayede Türk araştırmacılar, öğrenciler, yerel yönetimler ve iş dünyası; Avrupa genelindeki inovasyon, eğitim ve kültür ağlarına daha etkin bir şekilde dahil olabilecek. Önümüzdeki yıllarda bu fonlarla hayata geçirilecek somut projelerin, hem ekonomik büyümeye hem de toplumsal refaha doğrudan katkı sağlaması bekleniyor.