Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’ndeki rakibi Union Saint-Gilloise’in arkasında, futbol dünyasında 'gölge başkan' olarak anılan Tony Bloom bulunuyor. Profesyonel kumarbaz kimliği, dev bir bahis şirketi ağı ve Premier Lig ekibi Brighton’ın da sahibi olması nedeniyle Bloom, modern futbolun en tartışmalı figürlerinden biri olarak gösteriliyor. Artık pek çok otorite, futbolun sadece bir spor değil, büyük bir endüstri olduğuna işaret ederken, bu endüstrinin de bahis baronları tarafından şekillendirildiğini savunuyor.
PERDE ARKASI SAHİPLİK MODELİ
Herkes Bloom’un Union Saint-Gilloise’in sahibi olduğunu biliyor, ancak resmi yapıda farklı bir tablo görülüyor. Bloom, hisselerinin önemli bir kısmını güvendiği isim Alex Muzio’ya devrederek, hem USG’de hem Brighton’da kontrolünü kaybetmeden varlığını sürdürebiliyor. Bu yöntem, çoklu kulüp sahipliği konusundaki tartışmaları büyütürken, futbol yönetiminde 'gizli patronluk' kavramını da gündemde tutuyor.
ALT LİGLERDEN ŞAMPİYONLAR LİGİ’NE
Union Saint-Gilloise’in yükselişi, futbolun geleneksel başarı hikayelerinin ötesinde bir stratejik yatırım süreci gibi değerlendiriliyor. 2021’e kadar alt liglerde mücadele eden Belçika temsilcisi, Bloom’un etkisi ve finansal gücünün devreye girmesiyle yalnızca birkaç sezon içinde zirveye çıktı. Geçen yıl Belçika Pro Lig şampiyonluğuna ulaşan USG, bugün Şampiyonlar Ligi’nde boy göstererek Avrupa sahnesinde hızla büyüyen bir proje kulübü hâline geldi.
İMPARATORLUK NİŞANINA UZANAN YOL
Yahudi asıllı milyarder Tony Bloom, bahis sektöründeki yükselişi ve İngiltere futboluna yaptığı katkılar nedeniyle geçen yıl Britanya İmparatorluğu’nun En Mükemmel Nişanı (MBE) ile onurlandırıldı. Bu ödül, Bloom’un devlet nezdinde de prestijli bir konuma yerleştiğini gösterirken, aynı zamanda bahis endüstrisinin İngiltere’deki etkisini de ortaya koyuyor.
FUTBOLDA YENİ GÜÇ DENGESİ
Volkan Giritli’nin haberinde dile getirdiği iddialar, Avrupa futbolunda giderek güçlenen bahis sermayesinin kulüpler üzerindeki belirleyici rolüne dikkat çekiyor. USG’nin hızlı yükselişi, Bloom’un çok kulüplü yapısı ve finansal ağı ile birleştiğinde, “modern futbol artık baronların oyunu mu?” sorusunu gündeme taşıyor.