KAP ve bağımsız denetim raporlarından derlenen verilere göre, Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray ve Trabzonspor yani, halk arasındaki adlarıyla ‘dört büyükler’, son on sezonda kazandıklarından yüzde 32 daha fazla harcama yapmışlar.
Ortaya çıkan bilançoya bakıldığında, dört büyüklerin milyarlarca Euro zarar ettiğini çok net biçimde görebiliyoruz. İşte size çarpıcı rakamlarla, durumun fotoğrafı…
Söz konusu süreçte bu takımların gelirleri 5 milyar 99 milyon Euro. Giderleri ise, 6 milyar 708 milyon Euro. Yani toplam zarar 1 milyar 609 milyon Euro.
Bu zararın kulüplere göre dağılımında Fenerbahçe, 501 milyon Euro ile başı çekiyor. İkinci sıradaki Beşiktaş 397, Galatasaray ise 391 milyon Euro’luk eksi bakiyeye sahip. Trabzonspor’un bu zarara katkısı da 320 milyon Euro seviyesinde. Bu dört takımdan Fenerbahçe ve Galatasaray, son on yıllık muhasebede yalnızca bir kez kâr açıklayabilmiş. O da 2023-2024 sezonu. O yıl Galatasaray 41, Fenerbahçe de 17.4 milyon Euro kazanç elde etmiş. Beşiktaş ve Trabzonspor’a baktığımızda, bu iki kulübün kazanç açıkladığı tek bir sezon dahi yok.
Dört kulübün de en büyük zarar kaleminin futbol olduğunu ve bunun nedeninin de transfer politikalarındaki dengesizlik olduğunu sanırım tekrarlamaya gerek yok. Öyle ki, neredeyse tüm kulüpler on liraya renklerine bağladığı bir oyuncuyu yarı fiyatına bile elden çıkaramazken, çoğu zaman da sözleşme süreleri dolmadan feshedip, en küçük bir katkı dahi almadan, tazminat ödeyerek kapıyı gösterme durumunda kalıyor. Bu olay teknik direktörler için de geçerli. Bunun en son örneğini Fenerbahçe Mourinho ile, Beşiktaş ta Solskajer’de yaşadı.
Bu arada 2021’de, ‘Bankalar Birliği’ nezdinde alınan karar sonrası yapılan anlaşmayla kulüplerin borçları TL’ye çevrilmiş, faiz ve ana para ödemeleri de ertelenmişti. Ancak, başta dört büyükler olmak üzere tüm kulüpler bu rahatlamayı, borçlarını küçültmek yerine transfer harcamalarına yöneltti. Yani, ‘Har vurup, harman savurma’ eğilimlerine katkı maddesi şekline dönüştürdü. Federasyonun koyduğu harcama limitlerini de çeşitli atraksiyonlarla delik deşik eden dört hovarda kulübün hali hazırdaki toplam borcu 1.13 milyar Euro (50.3 milyar TL).
Yani, gırtlağına kadar borca batmış ve hiçbir ticari sistem ve denklemle açıklanması mümkün olmayan bu sarmaldan çıkmak pek olanaklı değil.
Ancak en azından bundan sonrası için bir dizi önlem alınmalı diyor ve şu özlü sözle noktayı koyuyorum; “Bu gidiş hiç hayra alamet değil”.
Kalın sağlıcakla…
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Erden Aktoğu
Bu gidiş hiç hayra alâmet değil…
KAP ve bağımsız denetim raporlarından derlenen verilere göre, Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray ve Trabzonspor yani, halk arasındaki adlarıyla ‘dört büyükler’, son on sezonda kazandıklarından yüzde 32 daha fazla harcama yapmışlar.
Ortaya çıkan bilançoya bakıldığında, dört büyüklerin milyarlarca Euro zarar ettiğini çok net biçimde görebiliyoruz.
İşte size çarpıcı rakamlarla, durumun fotoğrafı…
Söz konusu süreçte bu takımların gelirleri 5 milyar 99 milyon Euro. Giderleri ise, 6 milyar 708 milyon Euro. Yani toplam zarar 1 milyar 609 milyon Euro.
Bu zararın kulüplere göre dağılımında Fenerbahçe, 501 milyon Euro ile başı çekiyor. İkinci sıradaki Beşiktaş 397, Galatasaray ise 391 milyon Euro’luk eksi bakiyeye sahip. Trabzonspor’un bu zarara katkısı da 320 milyon Euro seviyesinde.
Bu dört takımdan Fenerbahçe ve Galatasaray, son on yıllık muhasebede yalnızca bir kez kâr açıklayabilmiş. O da 2023-2024 sezonu. O yıl Galatasaray 41, Fenerbahçe de 17.4 milyon Euro kazanç elde etmiş. Beşiktaş ve Trabzonspor’a baktığımızda, bu iki kulübün kazanç açıkladığı tek bir sezon dahi yok.
Dört kulübün de en büyük zarar kaleminin futbol olduğunu ve bunun nedeninin de transfer politikalarındaki dengesizlik olduğunu sanırım tekrarlamaya gerek yok.
Öyle ki, neredeyse tüm kulüpler on liraya renklerine bağladığı bir oyuncuyu yarı fiyatına bile elden çıkaramazken, çoğu zaman da sözleşme süreleri dolmadan feshedip, en küçük bir katkı dahi almadan, tazminat ödeyerek kapıyı gösterme durumunda kalıyor. Bu olay teknik direktörler için de geçerli. Bunun en son örneğini Fenerbahçe Mourinho ile, Beşiktaş ta Solskajer’de yaşadı.
Bu arada 2021’de, ‘Bankalar Birliği’ nezdinde alınan karar sonrası yapılan anlaşmayla kulüplerin borçları TL’ye çevrilmiş, faiz ve ana para ödemeleri de ertelenmişti. Ancak, başta dört büyükler olmak üzere tüm kulüpler bu rahatlamayı, borçlarını küçültmek yerine transfer harcamalarına yöneltti. Yani, ‘Har vurup, harman savurma’ eğilimlerine katkı maddesi şekline dönüştürdü.
Federasyonun koyduğu harcama limitlerini de çeşitli atraksiyonlarla delik deşik eden dört hovarda kulübün hali hazırdaki toplam borcu 1.13 milyar Euro (50.3 milyar TL).
Yani, gırtlağına kadar borca batmış ve hiçbir ticari sistem ve denklemle açıklanması mümkün olmayan bu sarmaldan çıkmak pek olanaklı değil.
Ancak en azından bundan sonrası için bir dizi önlem alınmalı diyor ve şu özlü sözle noktayı koyuyorum; “Bu gidiş hiç hayra alamet değil”.
Kalın sağlıcakla…