YAŞAM

25 Kasım’a özel dikkat çeken araştırma: Şiddet algısı değişti

Borusan Holding, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla KONDA iş birliğiyle toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle mücadelede Türkiye’deki durumu araştırdı. Araştırma kadınlara uygulanan şiddetle ilgili ilginç sonuçlara ulaştı.

Borusan Holding’in 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla KONDA ile yaptırdığı 28 ilde, 18 yaş ve üzeri, 1237’si kadın olmak üzere toplam 2452 kişi ile yapılan yüz yüze anket sonuçlarına dayanan araştırma, ilginç veriler ortaya koydu. Buna göre şiddet algısının ve şiddete karşı tutumun yıllar içindeki değişimini inceleyen araştırmaya katılım gösteren kadınların yüzde 26’sı fiziksel, 14’ü dijital, yüzde 13’ü cinsel, yüzde 10’u ekonomik şiddete uğradığını, yüzde 17’si ısrarlı takibe maruz kaldığını bildirdi.

“Yakın çevrenizde şiddete uğradığını düşündüğünüz ama konuşmayan/konuşamayan birileri var mı?” sorusuna kadınların yüzde 28’i evet yanıtı verirken, erkeklerde bu oran yüzde 16'da kaldı.

ORTAK AKILA DİKKAT ÇEKTİ

Borusan Holding İnsan, İletişim ve Sürdürülebilirlik Grup Başkanı Nursel Ölmez Ateş araştırmayla ilgili şu bilgileri verdi:

“KONDA ile yaptığımız araştırma, toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle mücadelede güçlendirmemiz gereken alanlara ve topluma somut fayda sağlamak için atılması gereken adımlara ışık tutuyor. Toplumda farkındalığın artması, özellikle genç ve eğitimli kadınların bu değişimin öncüsü olması geleceğe dair umutlarımızı güçlendiriyor. Nitekim veriler, toplumda giderek güçlenen bir farkındalıkla birlikte, şiddeti ve ayrımcılığı normalleştiren her türlü yaklaşımın artık daha geniş bir kesim tarafından açık biçimde reddedildiğini, tacizi ve şiddeti önlemek için sunulan kalıp yargılara “Ne münasebet” gibi güçlü bir tavırla karşı çıkıldığını gösteriyor. Daha etkili ve kalıcı dönüşümlere tüm paydaşlarla birlikte birbirimizden öğrenerek ve deneyimi yaygınlaştırarak ulaşabileceğimize inanıyoruz. Bu yüzden hem Borusan’ı hem de birlikte çalıştığımız ekosistemi dönüştürmeye; adil, kapsayıcı ve güvenli bir toplumsal düzen için ortak akılla çalışmalar yapmaya devam ediyoruz.”

SADECE FİZİKSEL DEĞİL DİJİTAL MECRALARDA DA VAR

“25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddet: Algı ve Tutum Değişimleri Raporu”na göre, Türkiye’deki 18–24 yaş arası kadınların yüzde 39’u, 25-34 yaş arasındakilerin ise yüzde 32’si şiddete karşı acil çağrı uygulaması kullanıyor. Türkiye genelinde telefonunda acil çağrı uygulaması bulunduran kadınların oranı ise yüzde 22.

Kadınların güvenlik refleksinin arka planında, şiddet tanımının genişlemesi ve çeşitlenmesi var. Artık şiddet, yalnızca fiziksel, duygusal ya da ekonomik boyutlarla sınırlı algılanmıyor. Rapora göre dijital mecralarda görünürlük arttıkça, bu mecralar yeni bir şiddet alanı olarak öne çıkıyor.

NEREDEYSE HER 5 KADINDAN BİRİ HESABINI KAPATMIŞ VEYA GİZLEMİŞ

Kadınların yüzde 14’ü internet, sosyal medya, mesajlaşma gibi dijital ortamlarda şiddete maruz kaldığını belirtiyor. Erkeklerde bu oran yüzde 9. Rahatsız edici bu deneyimler en çok tanımadıkları kişilerden veya anonim hesaplardan (yüzde 20) geliyor. Kadınlarda bu oran yüzde 22, erkeklerde ise yüzde 19 seviyesinde.

Araştırmaya göre her 100 kadından 18’i daha önce sosyal medya hesabını gizlemek veya kapatmak zorunda kalmış. Bu oran erkeklerde yüzde 9 seviyesinde.

YÜZDE 87’YE GÖRE TACİZ İFŞA EDİLMELİ

Eğitim düzeyi arttıkça şiddet konusundaki farkındalık ve itiraz eşiği güçlenirken, “kadının beyanı esastır” ilkesine yönelik toplumsal destek de geniş tabana yayılıyor.

KONDA’nın bulgularına göre; şiddet veya taciz olaylarında kadının veya çocuğun beyanını esas alarak soruşturma açılması, adalet açısından meşru bir başlangıç olarak kabul ediliyor. Her 4 kişiden 3’ü “Şiddete/tacize maruz kalan kişinin sözüne güvenilmeli” diyor.

Türkiye genelinde kadınların ve erkeklerin yüzde 87’si maruz kalınan şiddeti ve tacizi ifşa etme fikrinde birleşiyor. Genç kadınlarda bu oran yüzde 91, genç erkeklerde yüzde 86.

ESKİ YARGILAR ARTIK GEÇERLİ DEĞİL

KONDA, toplumun “şiddete/tacize maruz kalan kişiye sorumluluk yükleyen” kalıp yargılara bakışını 10 yıl arayla yeniden ölçtü.

Raporun genel bulguları ise; şiddet, taciz ve ayrımcılığın kadınların alacağı kişisel önlemlerle değil, toplumun bilinçlenmesiyle, kurumsal önleme mekanizmalarının geliştirilmesiyle çözülebileceğine işaret ediyor.

2015 Barometresi’nde sorduğu “Kadınlar tacize ve şiddete maruz kalma ihtimaline karşı ne yapsın?” sorularını 2025’te yineledi. Böylece “O saatte orada ne işi varmış?”, “Giyimine dikkat etseydi” gibi önyargıların toplum nezdindeki karşılığı ve değişim yönünü inceledi. Bulgulara göre toplum, kadınların tacize ve şiddete maruz kalma ihtimaline karşı özgürlüklerini kısıtlayan yargılara giderek daha az katılıyor hem kadınlarda hem erkeklerde bu düşünce belirgin biçimde güçlenmiş durumda. Rapora göre, çözümü toplumsal bilinç ve kurumsal önlem setlerinin güçlenmesinde gören bireyler, “Özgürlüklerimizi neden kendi kendimize kısıtlıyoruz, ne münasebet” diyerek bireysel kısıtlama yaklaşımını doğru bulmadıklarını ifade ediyor.