Düşünce kuruluşu Equi tarafından hazırlanan "Britanya'yı İnşa Etmek: Britanyalı Müslümanların Topluma Katkısı" başlıklı güncel rapor, Birleşik Krallık’ta yaşayan Müslüman toplumunun hayırseverlik faaliyetlerini ve bu çalışmaların ekonomik etkilerini gözler önüne serdi. Veriler, Müslümanların ülke ortalamasından dört kat, yüksek gelir grubu ortalamasından ise on kat daha fazla bağış yaparak Britanya'nın en cömert toplumu olduğunu ortaya koydu.

Rapora göre, 2023-2024 döneminde Müslüman toplumu tarafından toplanan toplam kaynak 2,2 milyar sterline (yaklaşık 127,4 milyar lira) ulaştı. Özellikle genç nesil Müslümanların bağış tercihlerindeki değişim dikkat çekti; gençlerin uluslararası yardımlardan ziyade ülke içindeki evsizlik, yoksulluk ve çocuk refahı gibi yerel sorunlara odaklandığı belirtildi.

DEVLET BÜTÇESİNE MİLYARLARCA LİRALIK TASARRUF

Müslüman hayır kuruluşları, barınma, gıda ve tıbbi destek gibi alanlarda faaliyet göstererek devletin sosyal hizmetlerdeki boşluklarını dolduruyor. Raporda, her 1 sterlinlik Müslüman bağışının devlet bütçesinde 73 sterlinlik bir tasarruf sağladığı vurgulandı. Yerel yönetimlerin ise bu yardımlar sayesinde toplamda 28,8 milyon sterlinlik bir yükten kurtulduğu hesaplandı.

Örneğin, Ulusal Zekat Fonu (NZF) 2011'den bu yana 25 milyon sterlinlik yardımı ihtiyaç sahiplerine ulaştırırken, Islamic Relief UK ise 5 milyon sterlinlik hibe desteği sağladı. Bu kurumların sığınmacı ve göçmenlere yönelik projeleri, kamu kurumları üzerindeki baskıyı da önemli ölçüde azalttı.

YARDIMLARDA DİN AYRIMI GÖZETİLMİYOR

Araştırmada öne çıkan bir diğer önemli bulgu ise yardımların ulaştığı kişilerin profili oldu. Al-Khair Vakfı ve Solace UK gibi kuruluşların sunduğu hizmetlerden en çok Müslüman olmayan Britanyalıların faydalandığı tespit edildi. Hayırseverlik çalışmalarında dini inançtan ziyade ihtiyacın boyutu temel kriter olarak kabul ediliyor.

Sundukları devasa ekonomik ve sosyal katkıya rağmen, Müslüman sivil toplum kuruluşları (STK) çeşitli engellerle karşılaştıklarını ifade ediyor. Raporda, bu kuruluşların orantısız denetimlere tabi tutulduğu, banka hesaplarının kapatıldığı ve faaliyetlerinin "sosyal politika" yerine sadece "dini hizmet" olarak görülerek küçümsendiği belirtildi.

Müslüman STK'ler, devletin kendilerini eşit birer sosyal politika ortağı olarak görmesini, vergi teşviklerinden diğer kurumlar gibi yararlanmayı ve kurumsal iş birliklerinin artırılmasını talep ediyor.

Kaynak: AA