Sosyal medyada bazı insanların belli kelimeleri kullanmadığını fark etmiş olabilirsiniz. “Öldürüldü” yerine “yaşatılmadı”,“alg0r1thm” → algorithm (örneğin algoritma tarafından bastırılmamak için), silah yerine “pew pew”, seks yerine “segg” gibi kelimeler söyleniyor.
Kullanıcılar bunun komik olduğunu kabul ediyor ama çoğu, algoritmalar yüzünden böyle konuşmak zorunda kaldığını düşünüyor.
Bu tarz kodlu dile algospeak deniyor. Pek çok kişi, sosyal medya şirketlerinin bazı kelimeleri kullanan içerikleri gizlediğine inanıyor.
YouTube, Meta ve TikTok ise böyle bir yasaklı kelime listesi olmadığını ve bunun bir efsane olduğunu söylüyor.
ALGORİTMALAR GERÇEKTEN SANSÜR YAPIYOR MU?
Gerçek daha karmaşık. Geçmişte sosyal medya şirketlerinin içerikleri gizlice öne çıkardığı veya geri plana attığı kanıtlandı. Bu yüzden uzmanlar, tek tek kelimeler yasaklanmasa bile bazı konuların görünmez şekilde bastırılabildiğini düşünüyor.
Asıl sorun şu: Bir gönderinin neden başarısız olduğunu kimse bilmiyor. Kötü mü çektiniz, yoksa algoritmayı mı kızdırdınız? Bu belirsizlik yüzünden insanlar kendi kendilerini sansürlemeye başlıyor.
![]()
İÇERİK ÜRETENLERİN YAŞADIĞI ZORLUKLAR
Alex Pearlman, milyonlarca takipçisi olan bir içerik üreticisi. Sık sık politik konular hakkında videolar çekiyor. Pearlman, TikTok’ta bazı kelimeleri kullanırsa videolarının başarısız olduğunu söylüyor. Örneğin “YouTube kanalıma gelin” dediğinde videonun izlenmeleri düşüyormuş.
Geçen yıl Jeffrey Epstein hakkında çektiği birkaç video TikTok tarafından aynı anda kaldırılmış. Neden kaldırıldığını öğrenememiş. Bu yüzden Epstein’dan “Ada Adamı” diye bahsetmeye başlamış.
SOSYAL MEDYA ŞİRKETLERİNİN GEÇMİŞTEKİ PROBLEMLERİ
2019’da sızan belgelerde TikTok’un “çirkin”, fakir, engelli veya LGBTQ+ kişilerin videolarını görünmez yaptığı ortaya çıktı. TikTok bunun eski bir zorbalık karşıtı kural olduğunu savundu.
Meta ve Instagram’ın 7 Ekim sonrası Filistin içeriklerini bastırdığına dair araştırmalar da var, fakat Meta bunu reddediyor.
TikTok’un ayrıca bazı videoları özellikle viral yapan “ısıtma” düğmesi olduğu da ortaya çıkmıştı.
KULLANICILAR ALGORİTMALARI NASIL ETKİLİYOR?
UCLA’dan profesör Sarah T. Roberts, sosyal medya kurallarının belirsiz olduğunu ve insanların sınırları bilmediği için “kendi teorilerini” ürettiğini söylüyor.
Bu durum zamanla kültürün parçası oluyor. Kullanıcılar, gerçek olsun olmasın, sansürden kaçınmak için kodlu bir dil geliştirmeye başlıyor.
VAR OLMAYAN MÜZİK FESTİVALİ OLAYI
2025 Ağustos’ta ABD’de göçmenlik baskınları sonrası protestolar başladı. Sosyal medyada birçok kullanıcı protesto videolarının algoritma tarafından gizlendiğini düşündü.
Bunun üzerine insanlar protestolara “müzik festivali” adını verdi. Böylece algoritmayı kandırdıklarına inanıyordu.
Bir TikTok videosunda protesto alanı gösterilirken “Evet arkadaşlar, şu an Los Angeles’taki müzik festivalindeyiz” deniyordu.
Ancak dilbilimci Adam Aleksic, sosyal medya şirketlerinin protesto içeriklerini bastırdığına dair bir kanıt olmadığını söylüyor. Ona göre insanlar aslında aşırı tepki veriyordu.
Ironik olan şu: “Müzik festivali” videoları daha çok tıklanınca, insanlar gerçekten sansür olduğunu sanmaya başladı.
ALGORİTMALARA İNANÇ DAVRANIŞI ŞEKİLLENDİRİYOR
Araştırmacılar buna algoritmik imgelem diyor. Yani insanlar algoritmaların nasıl çalıştığına inandıklarına göre davranıyor. Bu inançlar doğru olmasa bile, insanlar davranışlarını değiştirince algoritmalar da bundan etkileniyor.
SANSÜR VAR MI YOK MU?
Bazı içerik üreticileri, hangi kelimelerin etkileşimi düşürdüğünü bilmediklerini söylüyor. Tamamen deneme-yanılma ile hareket ediyorlar.
Afshar adlı bir içerik üreticisi, şifreli kelimelerin bazı durumlarda gerçekten işe yaradığını düşündüğünü söylüyor. Ama aynı zamanda Instagram’ın onunla iletişime geçerek çalışmasını tebrik ettiğini de ekliyor.
Bu da algoritmanın bazı siyasi tartışmalara izin verdiğini gösteriyor.
Bazı araştırmalara göre, mesele ne siyasi sansür ne gizli kelimeler. Aslında sosyal medya şirketlerinin tek amacı para kazanmak.




