Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakat hedefleri doğrultusunda hayata geçirdiği Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nda (SKDM) geçiş süreci 1 Ocak 2026 itibarıyla sona eriyor. Başta çimento, demir-çelik, alüminyum, gübre, elektrik ve hidrojen olmak üzere stratejik sektörleri kapsayan bu yeni dönem, Türk sanayicisi için hem dev bir risk hem de stratejik bir fırsat kapısını aralıyor. Ankara Sanayi Odası Başkanı Seyit Ardıç, yılbaşından itibaren AB’ye ihracat yapan firmaların üçer aylık dönemler halinde sera gazı emisyon beyanı yapmasının zorunlu hale geleceğini belirterek bu sürecin fiilen bir uyum testi niteliği taşıdığını vurguladı.
EMİSYON VERİSİNİ RAPORLAYAMAYAN PAZARDA REKABET GÜCÜNÜ KAYBEDECEK
Yeni dönemle birlikte sanayicilerin en büyük önceliği, AB’ye gönderdikleri ürünlerin kapsam dahilinde olup olmadığını kontrol etmek ve üretim tesislerine ait emisyon verilerini eksiksiz şekilde toplamaya başlamak olacak. Verisini doğru şekilde raporlayamayan veya doğrulanabilir bilgi sunamayan firmalar, AB’deki ithalatçılar nezdinde "ticari riskli" olarak kategorize edilme tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. Özellikle çimento, metal ve döküm gibi güçlü sektörlerde veri yönetimi giderek daha belirleyici bir rol oynayacak. Hazırlık yapmayan firmaların yarın oluşacak karbon maliyetleri nedeniyle AB pazarındaki rekabet gücünü kaybetme riski, yeşil dönüşümü zorunlu bir yatırım hamlesine dönüştürüyor.
ÇELİK SEKTÖRÜ DÜŞÜK KARBONLU ÜRETİMLE RAKİPLERİNİN ÖNÜNE GEÇİYOR
Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan, Türk çelik sektörünün yapısal özellikleriyle bu yeni döneme en hazırlıklı giren sektörlerden biri olduğunu ifade etti. Üretimin yaklaşık yüzde 70’inin elektrikli ark ocaklı tesislerde gerçekleşmesi, Türkiye’yi kömür bazlı üretim yapan ülkelere kıyasla daha avantajlı bir konuma taşıyor. Ancak bu avantajın korunması için SKDM uygulamasında varsayılan değerler yerine gerçek emisyon verilerinin esas alınması büyük önem arz ediyor. Uygulamanın korumacı bir ticaret engeline dönüşmemesi gerektiğini savunan sektör temsilcileri, Gümrük Birliği ortağı olan Türkiye’nin özel durumunun dikkate alınması ve mekanizmanın adil bir şekilde yürütülmesi çağrısında bulunuyor.
ÇİMENTO SEKTÖRÜNDE MALİYETLERİN BEŞ KAT ARTMASINDAN ENDİŞE EDİLİYOR
Sürecin en zorlu tarafını ise maliyet artışları oluşturuyor. TÜRKÇİMENTO Üst Yöneticisi Volkan Bozay, taslak regülasyonların bu şekliyle yürürlüğe girmesi durumunda SKDM kapsamındaki maliyetlerin 5 katına kadar çıkabileceğine dikkat çekti. Özellikle varsayılan emisyon değerlerinin kullanılması riskine karşı, her tesisin kendi gerçek emisyon verilerini güvenilir biçimde sunması ve bu verileri doğrulatması hayati bir hal aldı. Sanayiciler, dijital veri yönetimi ve düşük karbonlu üretim yatırımlarını hızlandırarak bu süreci bir maliyet unsuru olmaktan çıkarıp, küresel pazarda sürdürülebilir bir rekabet avantajına dönüştürmeyi hedefliyor.





