Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), ekonomi çevreleri tarafından yakından takip edilen "Merkezin Güncesi" blog sayfasında yayımladığı son analizinde, politika faizindeki indirimlerin kredi ve mevduat faizleri üzerindeki etkilerini mercek altına aldı. Analiz, 2025 yılının Temmuz ayında başlayan faiz indirim döngüsünün bankacılık sektöründeki fiyatlamalara ne ölçüde yansıdığını ve bu süreçte hangi faktörlerin belirleyici olduğunu verilerle ortaya koyuyor.

Para (9)

POLİTİKA FAİZİ VE BANKA MALİYETLERİ ARASINDAKİ BAĞ

Bankalar için en temel fonlama kaynağı olan politika faizi, Türk lirası likidite ihtiyacı duyulduğunda Merkez Bankası’ndan borçlanma maliyetini temsil ediyor. Blog yazısında vurgulanan temel mekanizmaya göre, politika faizinden borçlanma imkanı olan bir bankanın bu oranla uyumsuz bir mevduat fiyatlaması yapması operasyonel verimliliği bozuyor. Bu durum, Merkez Bankası’nın aldığı kararların mevduat faizlerini doğrudan etkilemesini sağlıyor. Piyasaya sağlanan likiditenin ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti olan AOFM göstergesi, 2025 Haziran ayı itibarıyla yeniden politika faizine yakınsayarak aktarım mekanizmasının zeminini güçlendirdi.

Merkez Bankası ekonomistleri, faiz indirimlerinin etkisini analiz ederken "önceden fiyatlama" olgusuna dikkat çekiyor. 2025 yılı Temmuz ayında gerçekleşen ilk indirimin, aslında Temmuz başında açıklanan düşük enflasyon verisiyle birlikte bankalar tarafından öngörüldüğü ve fiyatlara yansıtılmaya başlandığı belirtiliyor. Bu nedenle yapılan analiz, indirim döngüsünün başlangıcından iki hafta öncesini de kapsayacak şekilde geniş bir perspektifle ele alınıyor.

Faiz Tcmb

KREDİ VE MEVDUAT FAİZLERİNDE BELİRGİN DÜŞÜŞ

Temmuz ve Ekim ayları arasında gerçekleştirilen toplam 650 baz puanlık politika faizi indiriminin yansımaları oldukça güçlü oldu. Verilere göre, TL mevduat ve ticari kredi faizleri bu dönemde 690 baz puan civarında gerileyerek politika faizindeki düşüşü tam olarak karşıladı. Firma ölçeklerine göre yapılan incelemede ise KOBİ’lerin maliyetlerinde 750 baz puanlık, büyük firmalarda ise 630 baz puanlık bir düşüş gözlendi. İhtiyaç kredisi faizlerindeki gerilemenin 300 baz puan ile daha sınırlı kalması ise kredi büyümesini dizginlemeye yönelik uygulanan makroihtiyati tedbirlere bağlanıyor.

Faiz-1

UZUN VADELİ FAİZLERDE BEKLENTİLERİN ROLÜ

Çalışmanın en dikkat çekici sonuçlarından biri, faiz oranlarının vade yapısına göre farklı dinamiklerle hareket etmesi oldu. Kısa vadeli faizler doğrudan politika faizine odaklanırken, 24 ay ve üzeri vadeli ticari kredilerde düşüş 400 baz puan seviyesinde gerçekleşti. Uzun vadeli faizlerin seyrinde sadece Merkez Bankası'nın kararları değil, aynı zamanda ülkenin risk primi (CDS) ve enflasyon beklentilerindeki iyileşme de kritik rol oynadı. Analiz, uzun vadeli faizlerin kalıcı olarak düşük kalabilmesi için enflasyon beklentilerinin kontrol altında tutulması ve para politikasındaki sıkı duruşun korunması gerektiğinin altını çizerek son buluyor.

Kaynak: Kanal 6 Haber