Türkiye'nin kredi ödeyebilme durumunu işaret eden ve risk primi olarak adlandırılan beş yıllık kredi temerrüt takası (CDS), 233 baz puana inerek son 7 yılın en düşük seviyesine geriledi.

Bu gelişme, uluslararası piyasalarda Türkiye’ye yönelik risk algısının belirgin biçimde iyileştiğine işaret ediyor.

Türkiye'nin CDS priminde yaşanan bu düşüşte, küresel risk iştahında yaşanan yükselişin yanı sıra yurt içinde politik desibelin düşmesi ve yarın açıklanacak kasım ayı enflasyon verisinin zayıf geleceğine yönelik beklentiler etkili oldu.

Türkiye'nin CDS primi en son 2022 yılında 885 puanı görerek 2003'ten bu yana en yüksek düzeye çıkmıştı.

EKONOMİDE CDS GÖSTERGELERİ ÇOK ÖNEMLİ

Finansal piyasalarda kritik bir gösterge olan CDS (kredi risk primi), bir ülkenin ya da kurumun borcunu ödeyememe ihtimaline karşı alınan sigortanın maliyetini ifade ediyor.

CDS yükselirse; risk algısının arttığı, borçlanma maliyetlerinin yükselebileceği anlamına gelir.

CDS düşerse: Ülkeye duyulan güven artar, risk algısı azalır ve borçlanma maliyetleri düşebilir.

DOĞRU ADIMLAR GÖSTERGELERE YANSIDI

Enflasyonla mücadele kapsamında ekonomi yönetiminin uyguladığı politikalar, iyileşmeye işaret eden ekonomik verilerde de kendini gösteriyor.

Bu kapsamda ülke ekonomisinin büyüme performansı 21 çeyrektir kesintisiz devam ederken enflasyon da yıllık bazda düşüş eğilimini sürdürüyor.

Bu süreçte Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) faiz indirmesi ve toplam rezervlerin ekimde 198,4 milyar dolarla rekor kırması ise yurt içi piyasalarda risk iştahını artırdı.

Ayrıca Kur Korumalı Türk lirası Mevduat ve Katılma Hesapları (KKM) bakiyesindeki düşüş de devam ediyor. KKM 21 Kasım haftasında 30 milyar 322 milyon lira azalarak 22 milyar 460 milyon liraya düştü.

Bu gelişmeler yabancıların Türk lirası varlıklara olan talebini artırırken süreçte Türkiye'nin borçlanma maliyetleri de geriliyor

PİYASALARDA OLUMLU HAVA

Türkiye’nin CDS’inin son yılların en düşük seviyesine inmesi, yatırımcı güveninin arttığına ve makroekonomik göstergelerde toparlanma beklentilerinin güçlendiğine işaret ediyor.

Uzmanlara göre bu düşüş, hem Türkiye’nin risk algısını iyileştiriyor hem de dış finansman maliyetleri açısından olumlu bir zemin oluşturuyor.